Dilek Fırat
‘Bütün teori, dostum, gridir, fakat yeşil hayatın altın ağacıdır’
Goethe
İlk Biçimler
Rus işçi hareketinin ilk kitle grevleri 1896 ve 1897’de Petersburg ve diğer bazı sanayi merkezlerinde meydana gelen grevlerdir. Herhangi bir örgüt ya da kişi tarafından planlanıp hazırlanmadıkları için kendiliğinden (kendiliğindenlikle, sendikacılığı yani trade-unionism’i çok farklı iki kategori olarak değerlendirdiğimi okuyucuya hatırlatmam gerekiyor) eylemler olarak değerlendirilen bu grevler ilk işçi örgütlerini de ortaya çıkardılar: 1) Grev kasaları ya da grev komiteleri; 2) İşçi yardımlaşma kasaları (karşılıklı dayanışma dernekleri)1
Birinciler yasadışıydılar. 1890’lı yılların başında Rusya’nın batı bölgelerinde Yahudi işçiler arasında ortaya çıkmışlardı ve Bund’un kurulmasının ilk temellerini atmışlardı. 1896-97’deki kitle grevleri sırasında Merkezî Rusya’da da ortaya çıktılar. Asıl amaçları grevdeki işçiler için grev fonu oluşturmaktı. Ancak, ortaya çıktıkları andan itibaren grevin yürütülmesinin odakları haline geldiler. Grevlere doğrultu ve disiplin getirmeye çalıştılar. En mücadeleci ve girişken işçilerden oluştukları için, bir yandan da grevci işçi yığınlarıyla muhalif siyasal gruplar arasındaki bağlantı noktaları oldular. Bütün yasal engellere ve aradaki kesintilere rağmen varlıklarını sürdürdüler ve bazıları 1905’te kurulacak olan sendikalara da temel oluşturdular.
Dayanışma kasaları ise, yasal örgütler olarak öylesine sıkı bir polis denetimi altındaydılar ki ne grevlerin yürütülmesine ne de grevcilerin malî olarak desteklenmesine katıldılar.
Bu iki biçimin yanında üçüncü bir işçi örgütlenmesi daha vardı ki, bu oldukça ilginçti. 1870’li ve 1880’li yıllardaki grevlerde, kendilerini temsil edecek hiçbir örgüte sahip olmayan işçiler, fabrika yönetimi ve resmî mercilerle görüşmek üzere aralarından temsilciler seçiyorlardı. Bu pratik 1890’lı yılların ortalarındaki kitle grevleri sırasında da kendini tekrarladı. Örneğin 1895’te İvanovo-Voznesensk’teki tekstil işçilerinin grevinde aynı pratiğin tekrarlandığını görüyoruz: Valiye işçilerin taleplerini iletmek üzere, bazıları kadın olan 25 temsilci işçiler arasından seçilirler.2
1901’de Petersburg’daki işçi olayları sırasında temsilci seçimi daha da yaygınlaşır, hatta büyük bir çelik-döküm fabrikası taleplerinin arasına sürekli bir temsilcilik olmasını da koyar. Söylemeye gerek yok ki, çoğunlukla işçilerin talepleri kabul edilmiyor, temsilciler genellikle tutuklanıyor ve işlerinden atılıyordu. Bu durum ise her seferinde daha radikal işçilerin bu göreve talip olmalarına ve seçilmelerine yol açıyordu.
1900’lü yıllara girildiğinden itibaren artmaya başlayan işçi olaylarına ve grevlere, bunların arasında artarak görülmeye başlayan sosyalist ajitatörlere ve ekonomik taleplerin yanında siyasal taleplerin de duyulmaya başlamasına karşılık olarak Çar hükümeti, Haziran 1903’te işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen yeni bir yasa çıkardı. Bu yasaya göre, fabrikalarda, işçiler arasından seçilecek temsilcilerle Yaşlılar Kurulu ifadesi ile Türkçeye çevirebileceğimiz bir gövde oluşturulacaktı. Adı yasa olmasına rağmen, bu düzenleme seçilecek temsilciler için hiçbir yasal garanti getirmiyor -işten atılmamak vb. gibi-, seçimleri tek tek fabrika sahiplerinin keyfine bırakıyor, ayrıca temsilcilerin gerekli görüldüğünde vali tarafından görevlerinden alınabileceklerini de belirtiyordu. İşçiler bu yasayı şüphe ve tepki ile karşıladılar. Sosyalistler fiilen yürürlükte olan Grev Kasalarının bu kötü kopyasına karşı tavır aldılar. Bolşevik gazete Proletarij şöyle diyordu:
Yoldaşlar! Yaşlılar Kuruluna, hükümetin yaltakçılarına ihtiyacımız yok… Bizim örgütlenme, toplantı, söz ve basın özgürlüğüne ihtiyacımız var.3
İşçi hareketi ile sosyalist siyasal akımların iççice geçmeye başlaması ve işçilerin sosyalistlerden etkilenmeye başlamalarıyla birlikte, Çarlık yeni bir yönteme başvurdu. Zubatovizm ya da polis sosyalizmi olarak bilinen bu girişim, polis şefi Zubatov’un fikriydi. Amaç işçilerin ekonomik mücadelesini devrimci siyasal faaliyetten koparmaktı. Bu girişim haklı görünen talepleri destekleyerek işçiler arasında yaygınlaşmaya ve onları sendika benzeri örgütlerde toplamaya başladı. Kendisini yaygınca ve kitlesel olarak ifade edebileceği platformlara şiddetle ihtiyaç duyan işçiler gerçekten de Zubatovcu sendika benzeri derneklerde toplanmaya başladılar. 1901’de Moskova’da kurulan ‘Makina Sanayii İşçileri Karşılıklı Yardımlaşma Derneği’ işçileri kendisine çekmeyi başardığı gibi, Odessa, Karkov, Kiev ve Minsk’te de benzeri dernekler kuruldu. Zubatov’un projesinin daha sonra kendisine karşı dönecek olan çok önemli bir yanı vardı: Tek tek fabrikalarda seçilecek işçi komiteleri, semt esasına göre bir araya gelecekler ve bunlar yetkili işçi temsilcilikleri sayılacaklardı. Bu yönde ilk adımların atıldığı Moskova’da, şehrin pek çok semtindeki işçi toplantılarında seçilen temsilciler düzenli toplanmaya başladılar ve ‘Metal Fabrikaları İşçileri Sovyet’ini kurdular. Bu örgüt, en yetkili işçi örgütü sayılıyor ve işçiler her türlü şikâyetlerini bu örgüte iletiyorlardı. Bu örgüt fabrikalarda yasaların gereklerinin yerine getirilmesini denetliyor, fabrika müfettişliği ile görüşmeleri yürütüyordu. 1903’ün sonunda Zubatov derneklerinin lâğvedilmesiyle birlikte Sovyetlerin faaliyeti de sona ermiş oldu.4 Daha sonra göreceğimiz gibi bu Sovyetlerin, tarihî öneme sahip Sovyetlerle geçmişteki pek çok deneyden biri olmaktan başka bir bağlantısı yoktu.
1905
1905 devrimi öncesinde, Rus İmparatorluğu’nda çeşitli sosyal sınıflar, uluslar ve siyasal akımlar-partiler farklı taleplerle ve eylemlerle, her biri kendi doğrultusunda faaliyet gösteriyordu. Yerelliklerle sınırlı köylü olayları, teröristlerin tekrar artmaya başlayan suikast eylemleri, liberal soyluların ve burjuva muhalefetinin reform istekleri, Rus olmayan ulusların ayrılık çabaları ve işçi hareketi birbirine paralel ilerliyorlardı. 1904 sonbaharından beri kötüye gitmekte olan Rus-Japon savaşının sonuçları muhalefetin şiddetini artırdı. Çarlık ise, hiçbir yeniliğe ve değişime izin vermeyen kaskatı varlığıyla hepsinin birden karşısında duruyordu. Olgunlaşan siyasal kriz Çarlığın nasıl göründüğüne aldırmayacak ve ilk kıvılcımla patlayacaktı.
Zubatov sendikacılığından sonra, Petersburg’da, hayırsever Papaz Gapon’un başında bulunduğu bir işçi derneği kurulmuştu. 1904 yılının aralık ayının sonunda 12.000 işçinin çalıştığı Putilov fabrikasındaki 4 işçi, Gapon’un derneğine üye oldukları için işten atılırlar. 3 Ocak 1905’te, atılanların geri alınması için greve başlayan işçiler yardım isteyerek Gapon’un derneğine başvurdular. Derneğin bütün şubelerinde toplantılar yapıldı ve Gapon’un önerisiyle ilk talebe, yani atılan işçilerin geri alınması talebine, başka talepler de eklendi: 8 saatlik işgünü, erkekler için günlük asgari ücretin 60 kopekten 1 rubleye çıkarılması, kadınlar için 40 kopekten 75 kopeğe çıkarılması, sağlık tedbirlerinin artırılması ve ücretsiz sağlık hizmeti. Bu arada sosyalistler de özellikle Menşevikler, yapılmakta olan işçi toplantılarında etkin olmaya başlamışlardı. Nitekim kısa bir süre sonra talepleri kapsayan dilekçe, Gapon’un muhalefetine rağmen epey değişmiş ve siyasal talepleri de içermişti: 8 saatlik işgünü, işçiler için toplanma özgürlüğü, köylülere toprak, söz ve basın özgürlüğü, kilisenin devletten ayrılması, Kurucu Meclis’in toplanması ve Rus-Japon savaşma son verilmesi.5 Bu talepler aslında, RSDİP programının başlıca talepleriydiler.
9 Ocak 1905’te Gapon ve işçiler, ellerinde kutsal resimler ve Çarın portreleri ile birlikte ‘Koruyucu Çar’a isteklerini sunmak için Kışlık Saray’a doğru ilerlemeye başladılar. Gösteriden çok dinî bir tören yapmakta oldukları izlenimini veren kalabalık, muhafız alayının kurşunları ile karşılandı ve binden fazla işçi ölürken, iki bin işçi de yaralandı. Aynı gece bir işçi kalabalığına seslenen Gapon: “Artık bir Çarımız yok”, diyor ve askerlere “…masumların kanlarının akmasını emreden Çar hainine” itaat etmekten kendilerini kurtarmaları çağrısında bulunuyordu.6
‘Kanlı Pazar’ın etkileri sadece işçi hareketi üzerinde olmadı, toplumsal muhalefetin tamamını etkiledi ve hızlandırdı. Liberal burjuvazinin, bir yandan vilâyet yerel yönetimleri Zemstvolar ve şehir meclislerindeki, diğer yandan ise radikal olan ‘Kurtuluş Birliği’ adlı örgüt etrafındaki muhalefetini, hükümete olan eleştirilerini keskinleştirdi. Serbest meslek sahipleri ve aydınlar meslekî-politik amaçlı birliklerde örgütlenmeye başladılar. Mayıs ayında, Birlikler Birliği’nde bütün Rusya çapında birleştiler ve Birlik işçi hareketinin yükselmesine paralel olarak radikalleşti. Ağustos ayında ise ‘Bütün Rusya Köylü Birliği’ 1. Kongresi’ni yaptı. Yılların yeraltı faaliyetinden sonra yarı-yasal bir duruma geçen çeşitli sosyalist partilerle beraber Rusya ilk defa canlı, yığınların aktif olarak katıldığı bir siyasal yaşama kavuşuyordu.
Muhalefet hareketleri içinde en dinamik ve güçlü olanı işçi sınıfı hareketiydi. Ocak ve Şubat’taki hareketin en yüksek noktasında 150 bin işçi grevdeydi ve yine bu aylarda grev yapan işçilerin sayısı, daha önceki 10 yılda grev yapan işçilerin toplam sayısından fazlaydı.7 Baltık kıyılarında, Kafkasya ve Polonya’da hareket, ezilen ulusların talepleriyle birleşip pek çabuk siyasallaşırken, Rusya’da uzun bir süre, Ekim genel grevine kadar, asıl olarak ekonomik karakterli kaldı.
Yaygın grevler ve toplumun bütün kesimlerinden yükselen muhalefet karşısında hükümet, Çarlığın zedelenen otoritesini yeniden kurabilmek için işçilerin de dahil edileceği çözümler aramak gerektiğinin farkındaydı. Onların katılımım sağlamayan çözümler uzun boylu yaşama şansına sahip değildiler. Bu amaçla, Senatör Zidlovski’nin başkanlığında, “Petersburg fabrika işçilerinin huzursuzluğunun nedenlerini tespit etme ve ortadan kaldırılmaları için tedbir önerilerini hazırlama komisyonu” kuruldu. Komisyona, dokuz işkoluna ayrılan işçilerin arasından, iki dereceli seçimle seçilecek işçi temsilcileri de katılacaklardı. Komisyon projesi daha sonra hükümet adına başarısızlıkla sonuçlandı. Ama bu deneyim bir yandan Ekim’de ortaya çıkacak olan Petersburg İşçi Sovyet’inin örgütsel temellerini sağlarken, diğer yandan da işçiler arasında Çarlığa karşı devrimci fikirlerin yaygınlaşmasına katkıda bulunacaktı.
17 Şubat 1905’te 400 ikinci seçmen bir araya geldi. Bazı ikinci seçmenlerin tutuklanmış olmasından dolayı hava oldukça gergindi ve seçmenler ‘Bolşeviklerin etkisi altında’ Senatör Zidlovski’ye şu talepleri ilettiler: Komisyona gidecek delegelerin seçimi için toplantı ve söz özgürlüğü, delegelerin komisyon faaliyetlerini engellenmeden yerine getirebilmeleri, asıl seçmenlerle konuşma ve tartışma özgürlüğü, tutuklanan ikinci seçmenlerin serbest bırakılması.8 Ertesi gün hükümet talepleri reddetti, ikinci seçmenler komisyonu boykot ettiler ve işçilere boykot nedenlerim açıkladıktan sonra şu talepler uğruna mücadele için birlik çağrısında bulundular: 8 saatlik işgünü, sigorta hakkı, halkın temsilcilerinin hükümete katılması ve savaşa son verilmesi.
Grevlerin yürütücülüğünü siyasal partiler değil, işçilerin kendi aralarından seçtikleri gövdeler (kurullar, komiteler, konseyler vb.) yapıyorlardı. Yerden bitercesine yayılan grevler, siyasal partilerin bunlara yetişebilme, yönlendirebilme kapasitelerini defalarca aşıyordu, ayrıca partiler halen yarı-açık çalışıyorlardı, sendikalar yoktu. Yukarıda bahsettiğimiz Yaşlılar Kurulu yasasının geçerli olduğu bölgelerde, işçiler bu yasanın gereklerine (yaş, çalışma süresi, yetkiler vb.) aldırmadan ve bu yasadan yararlanarak temsilcilerini seçtiler. Diğer yerlerde ise kendi kendilerini yetkilendirerek (ki, çoğunluk yerler bu durumdaydı) temsilci seçtiler. Giderek artan bir şekilde fabrika yöneticileri tarafından resmen kabul edilmeye başlandılar. Bu, seçilmiş temsilcilerden oluşan gövdelerin çeşitli isimleri vardı. Delegeler veya temsilciler meclisi, işçi komisyonu, seçmenler komisyonu, yaşlılar konseyi, vekiller konseyi, grev komitesi veya sadece temsilciler, vekiller, çok seyrek olarak da işçi temsilcileri Sovyet’i.
Tek tek fabrikalarda ve sadece grev suresi içinde işlev sahibi olup sonradan dağılan, asıl talepleri çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi olan bu gövdelerin, yer yer siyasal içerikli talepleri ileri sürseler de Sovyet diye adlandırılmamaları gerektiğini Sovyetler ortaya çıktıktan sonra göreceğiz.
Sovyetlerin Ortaya Çıkışı
1905’te ilk ortaya çıkan Sovyet’in Petersburg Sovyeti olduğu yaygın bir düşünce olmasına rağmen, bu doğru değil. Rus işçi hareketi tarihinin ilk Sovyet’i, Mayıs 1905’te, ‘Rus Manchester’ı denilen, Moskova’ya bağlı ve tekstil sanayi merkezlerinden biri olan İvanovo-Voznesensk’te kuruldu. Yaşama ve çalışma koşullarının olağanüstü kötü olduğu bu şehirde, daha önceki yıllarda da pek çok grev olmuş ve sosyal demokratlar işçiler arasında etkin bir faaliyet yürütmüşlerdi.9 Mayıs’ta, yine sosyalistler, bir işçi toplantısında 26 maddeden oluşan bir dizi talep sundular ve takip eden günlerde bunları işçiler arasında yaymaya başladılar. Talepler arasında, gece çalışmasının ve fazla mesainin kaldırılması, aylık asgari ücret, bazı fabrikalardaki ‘fabrika polisi’nin kaldırılması vb. var idi. Sadece bir talep, “serbestçe toplanmak ve sıkıntılarımız üzerine konuşmak ve serbestçe işçilerin sıkıntıları hakkında gazetelerde yazmak, yani konuşma ve toplantı özgürlüğü” talebi siyasal içerikliydi.10
Mayıs’ta başlayan greve 40 bin işçi katıldı. Ertesi gün belediye binasının önünde toplanan büyük bir işçi kalabalığı taleplerini vilâyetin fabrika müfettişine iletti. Müfettişin önerisi üzerine, tek tek fabrikalarda işverenle görüşmeleri yürütmek üzere temsilciler seçmeye başlayan işçiler 15 Mayıs’ta ‘İvanovo-Voznesensk Vekiller Sovyet’ini kurdular. 110 üyeli Sovyet’in bir de prezidyumu vardı. Sovyet görevlerini şöyle sıraladı: 1) Greve önderlik etmek, 2) Sovyet’in dışında eylemlere ve görüşmelere müsaade etmemek, 3) İşçilerin eylemlerinin düzenli ve örgütlü olmasına çalışmak, 4) Sadece Sovyet’in kararı üzerine işbaşı yapmalı.
Taleplerinin işverenlerce reddedilmesi üzerine içişleri bakanına bir talep listesiyle başvuran işçiler, burada ilk defa açıkça, genel ve eşit oyla yapılacak seçimlerde kurulacak ve halkın temsilcisi olacak bir organdan bahsediyorlardı. Bakan işçileri geri çevirdi. Haziran ayı işçiler ve askerî birlikler arasında kanlı çarpışmalara sahne oldu. 1 Temmuz’da Sovyet işe dönme kararı verdi ve bir süre sonra da kendini feshetti.
İvanovo-Voznesensk’teki grev ve Sovyet’in arkasından komşu şehir Kostroma’da 10 bin işçiyi kapsayan bir grev başladı. Grevci fabrikalardan seçilen temsilciler çok kısa bir zaman içinde ‘Grevci Temsilciler Meclisi’ni oluşturdular. Meclis, bir de 12 kişilik yürütme komisyonu seçti. Kostromalı işçiler, İvanovo-Voznesensk’te bir adım daha ileri atarak sosyalistlerle beraber grevin gidişatından haberler veren bir Bülten çıkarmaya başladılar. Kostroma’daki grevin ve onunla birlikte Sovyet’in de işverenin talepleri reddetmesi, grevin uzaması ve işçilerin yorulması nedeni ile bitirilmesine karar verilir.
Bu iki örnekteki gibi şehir çapında kurulan ve bütün işkollarından işçileri kapsayan Sovyetlerin dışında, bir başka gelişme de Eylül 1905’te Moskova’daki matbaa işçilerinin bütün işkolu için oluşturdukları Sovyet idi. ‘Matbaa İşçileri Sovyet’i’ Eylül sonunda işkolu çapındaki grevin ortasında doğdu. 110 işyerinden 264 delege ile oluşan bu meclisin bir de 15 kişilik yürütme konseyi vardı. Grevin bitiminden sonra Sovyet kalmaya devam etti ve daha sonra sendikaya dönüştü.
Yaz sonunda ilk devrim dalgası sona ermiş gibi gözüküyordu. Seçimler ve Duma’nın toplanmasına dair 6 Ağustos’ta çıkan Çarlık kararnamesinin ve Japonya ile 23 Ağustos’ta yapılan barış anlaşmasının siyasal istikrarı sağlayacağı egemen çevrelerce beklenmesine rağmen, yükselen devrim dalgası henüz sönme noktasında değildi. Büyük yığınları harekete geçiren her devrim gibi bunun da kararnamelerle durdurulması mümkün değildi. Sonuç fiziki bir karşı karşıya geliş ile çözümlenecekti ve bu sona doğru gelişme büyük Ekim grevi ile başladı.
Eylül sonunda Moskova’da başlayan basın işçileri grevi olaysız bir sona varacak gibi gözüktüğü anda Petersburg’a sıçradı. Petersburg’daki matbaacıların sempati grevine başlamalarından bir süre sonra bazı demiryolu atölyelerindeki işçiler de greve çıktılar. 6 Ekim’de ise Moskova-Kazan hattı demiryolcuları işi durdururken, 2-3 gün sonra grev Moskova’ya giden bütün bağlantı noktalarını kapsamıştı. 10 Ekim’den itibaren ise fabrika işçileri de greve katıldılar. 12 Ekim’de artık bir genel grev vardı: Posta, telefon ve telgraf çalışanları, özel ve kamu işyerlerindeki büro çalışanları ve serbest meslek sahipleri de greve katılmışlardı. Moskova ve Petersburg başta olmak üzere bütün büyük şehirler ve hatta pek çok küçük şehir de genel grev dalgasına katıldı.11
Genel grevin en yüksek noktasında ‘Petersburg İşçi Temsilcileri Sovyet’i’ hareketi taçlandırdı., Sovyet genel grevle beraber ortaya çıkan bir ihtiyaca cevap olarak doğmuştu: Şehrin bütün fabrikalarında, işyerlerinde aynı amaçlarla -daha doğrusu bir tek amaçla; eşit, genel ve gizli oy esasına dayalı seçimlerle kurucu meclis ve demokratik cumhuriyetle başlayan siyasal genel grev, hareketin karakteri gereği ortak bir yürütücü merkeze sahip olmak zorundaydı. Nitekim daha önceki grevler, Zidlovski Komisyonu vb. gibi deneyimler sırasında elde edilmiş alışkanlıklarla, her fabrikada 500 işçiye bir temsilci esasıyla seçilen temsilciler 13 Ekim akşamı Teknoloji Enstitüsü’nde toplandılar. İlk bildiri şöyle diyordu:
İşçi sınıfı, dünya işçi hareketinin nihai, kudretli silahına başvurdu genel grev… Önümüzdeki birkaç gün içinde Rusya’da belirleyici olaylar meydana gelecek. Bu olaylar önümüzdeki pek çok yıl için işçi sınıfının kaderini belirleyecek; bu olayları tam bir hazırlıkla, ortak Sovyet’imiz tarafından birleştirilmiş bir şekilde karşılamalıyız.12
Bu Sovyet’e dair biraz daha yakından bilgi edinebilmek için Troçki’ye kulak verelim:
İlk toplantıya birkaç düzine insan katıldı; Kasım’ın ikinci yarısından itibaren temsilcilerin sayısı 562’ye çıktı. Bu temsilciler 147 fabrikayı, 34 atölyeyi ve 16 sendikayı temsil ediyorlardı. Temsilcilerin asıl büyük kısmını -351 kişi metal işçileri oluşturuyordu. Bunlar Sovyet’te belirleyici bir rol oynadılar. Tekstil sanayisinden 57 temsilci, matbaa ve kâğıt sanayilerinden 32, mağazalarda çalışanlardan 12, büro çalışanlarından ve ilaç ticaretinde çalışanlardan 7 temsilci vardı. Yürütme komitesi bir Sovyet bakanlığı gibi idi. 17 Ekim’de kuruldu ve 31 kişiden oluşuyordu; 22’si temsilci, 9’u ise partilerin temsilcileriydiler (6 tanesi iki sosyal demokrat fraksiyondan ve 3 tanesi de sosyalist devrimcilerden).13
Moskova Sovyet’i daha geç kuruldu ve Petersburg’dan sonra en önemlisi idi. Bu Sovyet aralık ayaklanmasında önemli bir rol oynayacaktı. 21 Kasım’da ilk toplantısını yapan Moskova Sovyet’inde 80 bin işçiyi temsilen 180 temsilci yer aldılar.14 1905 boyunca Petersburg ve Moskova dışında da Sovyetler kuruldu. Daha Önce iki tanesinden kısaca bahsettik: İvanovo-Voznesensk ve Kostroma Sovyetleri.
Petersburg Sovyet’inin sadece varlığı ve başşehrin işçileri arasında sahip olduğu otorite Sovyet fikrini Petersburg’un dışına taşırarak popülerleştirdi, öyle ki, Ekim-Aralık 1905 arasında Rusya’nın irili ufaklı sanayi şehirlerinde de işçi Sovyetleri kuruldular. Toplam olarak 40-50 işçi temsilcileri Sovyet’i tespit edilebiliyor. Ek olarak birkaç tane de asker ve köylü Sovyet’i var.15
Petersburg, Moskova ve Odesa’da bütün şehri kapsayan Sovyetlerin dışında semt Sovyetleri de kuruldu. Ve hatta son ikisinde bunlar şehir Sovyet’inden önce kuruldular ve şehir Sovyet’i de onların üzerine oluştu. Her iki kademe arasında yetki anlaşmazlığı vb. gibi sorunlar hiç çıkmadı. Herkesçe doğal olarak kabul gören işleyiş, şehir Sovyet’inin genel ve önemli politik sorunları çözüme bağlaması, semt Sovyetlerinin ise bunları yürürlüğe koyması idi.
Sovyet toplantıları heyecanlı ve elektrikli bir hava içinde geçiyor, oylamalar açıkta el kaldırılarak yapılıyordu. Bazı Sovyetler belirli görevleri yerine getirmek için komisyonlar kurdular: Örneğin, toplanan paranın idaresi ve grev fonları oluşturma, işsizlere yardım, teçhizat tedariki, haber bülteni yayınlanması vb. gibi işler için. Haber bülteni olan İzvestiya Soveta rabocich deputatov Petersburg, Moskova, Odesa, Baku, Novorossijsk, Kostroma, Taganrog gibi birkaç yerde daha yayınlandı, Troçki, ‘1905’adlı kitabında Petersburg’daki İzvestiya’nın yayınlanmasının matbaa işçileri tarafından nasıl mümkün kılındığını anlatır. Yine aynı yerde Troçki, Sovyet’in kısacık yaşamında başardığı büyük işleri şöyle anlatır:
Sovyet grevlerin baskısı ile basın özgürlüğünü kazandı. Düzenli sokak devriyeleri örgütleyerek yurttaşların güvenliğini sağladı. Bir dereceye kadar posta, telgraf ve demiryolları servisini eline aldı. İşçiler ve kapitalistler arasındaki ekonomik anlaşmazlıklara otoritesi ile müdahale etti. Dolaysız devrimci baskısı ile 8 saatlik işgününü başlatma girişiminde bulundu. Kalkışmacı grev yoluyla otokratik devletin faaliyetini felç ederek, şehirlerin çalışan nüfusu arasında kendi özgür demokratik düzenini başlattı.16
Sovyetlere Karşı Tavır: 1905
Rus devriminin başlangıcını oluşturan ilk büyük kitle grevlerinin taleplerinin büyük ölçüde ekonomik talepler olduğunu tespit etmemek olanaksız. Ayrıca sınıf mücadelesinin dev boyutlara ulaştığı her devrim durumunun da büyük yığınları önce acil ve dayatan talepler etrafında harekete geçirdiğini biliyoruz. Fakat bir zaman sonra politik talepler gündeme girmeye ve hatta karar anma, sonuca doğru yaklaştıkça belirleyici olmaya başlıyorlar. Bu, başlangıçta siyasal kriz yoktur anlamına gelmez, tam tersine. Tamamen ekonomik talepler etrafında bile olsa ki, bu hemen hemen imkânsızdır genel grev, üstelik de aralıksız, süren ve giderek genişleyen genel grev dalgalan mutlaka ülkedeki ciddi bir siyasal krize karşılık gelirler. Çünkü yaşam koşullarının sefilliğinin farkına varılmasının böylesine yaygın boyutlar kazanması, içgüdüsel bile-olsa ciddi bir kitle politizasyonu demektir. Yani, artık o zamana kadar yönetenlerle yönetilenler arasında kurulmuş olan mutabakat bozulmaya başlıyor demektir. Bu ise işçilerin kendi durumları ile devlet iktidarı arasındaki bağlantıyı kavramalarında (bilinç) kaçınılmaz olan birinci adımdır.
Buraya kadar olan kısım her devrimin vazgeçilmez tarihsel-nesnel koşuludur. Bundan sonra, sonuç üzerinde insan iradesi büyük bir rol oynamaya başlar. İnsan iradesinden, burada, başta ezilen yığınların kendileri olmak üzere, partileri, grupları ve hatta hareket üzerinde ciddi etkilerde bulunabilecek tek tek bireyleri kastediyorum. Hareketi yorumlayabilmenin, yığınlara tarihin alacağı yeni doğrultuları anlatabilmenin ve bunları yapabilecek araca sahip olabilmenin önemi artmaya başlar. Eğer, daha öncesinden yığınlarla bağlantılar kurabilmiş, belirli bir etkinlik ve güvenilirlik kazanmış, hareketin dinamik ve mücadeleci kesimleri ve bireyleri ile birleşebilmiş bir gövde varsa, bu gövde için tarihin yapılışına müdahalelerde bulunmanın vakti gelmiş demektir.
Petersburg Sovyet’i ortaya çıktığında Bolşevikler ona karşı olumsuz bir tavır aldılar. Yurtiçindeki önde gelen Bolşeviklerden Krasikov, Bolşevik ajitatörleri “Menşeviklerin bu yeni entrikasına, parti-dışı Zubatovcu komiteye” karşı uyarır. Yine Rusya’daki en önemli önder Bogdanov, farklı görüşlerden insanları barındıran Sovyet’in kolaylıkla anti-sosyalist ve bağımsız bir işçi partisine dönüşebileceğini ileri sürdü.17 Bir grup Bolşevik ajitatör ve propagandist adına Bolşevik gazete Novaya Zizn’de Mendelyev şöyle diyordu:
İşçi Sovyetleri siyasal bir örgüt olarak var olamaz, varlığı sosyal demokratik harekete zarar verici olduğu için sosyal demokratlar bu örgütü terk etmelidirler. İşçi Sovyet’i ya sendikal bir örgüt olarak kalabilir, ya da hiç kalmamalı. Sendikal bir örgüt olarak çok büyük anlam kazanabilir, bütün işçileri bir araya getirebilir. Fabrikalarda sendikal mücadele fonlarının kurulması için ajitasyon yapar ve-grevler sırasında grev komitesi olarak iş görür.18
Petersburg Sovyet’i yürütmesinde Bolşevik fraksiyonu temsil eden Radin ise ‘Sovyet mi Yoksa Parti mi?’ adlı, yine Novaya Zizn’de çıkan makalesinde şöyle diyordu:
O (Sovyet) proletaryanın sadece belirli eylemlerine önderlik edebilir, belirli aktif kitlevi eylemlerin başında yerini alabilir. Bütün proletaryayı birleştirecek somut eylemler öne sürebilir, ama sınıf politikasına önderlik etmek onun görevi değildir. Sonuç olarak ise Sovyet …hangi siyasal partinin önderliğini tanıdığını, hangi siyasal programa bağlı olduğunu açıklamalı. Proletarya seçilmiş kuruluşlarının hangi bayrak altında yürüdüğünü ve hangi partinin sloganlarını ve direktiflerini pratik adımlarıyla hayata geçireceğini tam olarak bilmeli.19
Lenin, o sırada Rusya’ya dönmek üzere yolda, Stockholm’dedir. Oradan Novaya Zizn’e ‘Görevlerimiz ve İşçi Temsilcileri Sovyet’i adlı bir yazı gönderir:
…Yoldaş Radin’in Novaya Zizn’in 5. sayısındaki sorusu, ‘İşçi Temsilcileri Sovyet’i mi yoksa Parti mi?’ bana yanlış görünüyor. Sorunu bu şekilde koymak yanlıştır ve karar kesinlikle hem İşçi Temsilcileri Sovyet’i hem de Parti olmalıdır diye düşünüyorum. Tek soru -ve çok önemli bir soru Sovyet’in ve Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin görevlerinin nasıl ayrılacağı ve nasıl birleştirileceği üzerinedir.20
Lenin, Rus proletaryasının hem ekonomik hem de politik mücadeleyi birlikte yürüttüğünü belirttikten sonra, sendikaların ekonomik mücadele organları olduklarını, ama Sovyet’in bütün çalışanların ekonomik mücadelesinin örgütü olarak, bütün mesleklerden çalışanları birden kapsaması gerektiğini anlatır:
Fakat diğer yan, yani siyasal önderlik ve siyasal mücadeleye dair olan yan farklı bir meseledir. Ve dahası, okuyucuyu daha da şaşırtmak pahasına, burada ve şimdi söylemeliyim ki, bu bağlamda da İşçi Temsilcileri Sovyet’inden sosyal demokratik programı kabul etmesini ve Rus Sosyal Demokratik İşçi Partisi’ne katılmasını istemenin akla uygun olmadığını düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki, siyasal mücadeleye önderlik etmek için hem Sovyet (daha sonra tartışmamız gereken bir anlamda yeniden örgütlenmiş olarak) hem de parti eşit derecede kesinlikle gereklidirler.21
Bütün devrimci güçleri birleştirecek, yorulmaz devrimci enerjiye, yığınların kesin güvenine ve devrimci ve sosyalist partilerle sıkı bağlara sahip bütün Rusya çapında bir siyasal merkezin eksikliğinden bahseden Lenin,
“İşçi Temsilcileri Sovyet’i niçin böyle bir merkezin embriyonu olmasın”
diye sorar.
“Sovyet’in içinde sadece sosyal demokratlar yok diye mi? Fakat bu bir avantajdır dezavantaj değil. …Bence, İşçi Temsilcileri Sovyet’i siyasal önderlik sağlayan devrimci bir merkez olarak çok geniş değil, tersine çok dardır”
diyen Lenin şöyle devam ediyor:
… İnanıyorum ki, … siyasal olarak İşçi Temsilcileri Sovyet’i geçici devrimci hükümetin embriyonu olarak kabul edilmelidir. Sovyet’in, bir an evvel kendisini bütün Rusya’nın geçici devrimci hükümeti olarak ilân etmesini veya bir geçici devrimci hükümet kurmasını düşünüyorum (ki, farklı bir biçimde olmak üzere aslında aynı anlama gelir).22
Böylece Sovyet’in tarihsel önemine dair, Rus devrimi sırasındaki en özgün önermeyi yapan Marksist önder sıfatını kazanır. Henüz Rusya’da değildir, Sovyet’i görmemiştir, fakat aynı yılın mayıs ayında yazdığı ‘Rus Sosyal Demokrasisinin İki Taktiği’ adlı kitapta bahsettiği işçilerin ‘yukarıdan da’ devrimi zorlamaları gerektiği teorik tespitinin, Petersburg İşçi Sovyet’i ile yaşama dönüştürüldüğünü derhal sezer.
Bu makale Novaya Zizn tarafından yayınlanmaz. Yıllar sonra gün ışığına çıkar ve ilk defa 1940 yılında Pravda’da, yayınlanır. İlginçtir ki, Lenin 1917’de de Sovyet üzerine yakın arkadaşlarıyla anlaşmazlığa düşecektir. Farklı tarihsel koşullara rağmen anlaşmazlık noktası yine aynıdır: Sovyet’in tarihsel işlevi ve Sovyet’e ilişkin o yandaki siyasal görevler. Bütün yeni olgular sınıf mücadelesinin perspektifleri açısından gelecekte ve o yanda ne anlama gelirler ve bu bağlantı pratiğe nasıl tercüme edilir, Lenin’in özgün anlayışı işte burada yatmaktadır.
Teorik üstünlüğü pratik üstünlüğe çevirebilmek, teori ve pratik sorunlarında kendiliğindenciliğe karşı durmak, olaylar tarafından sürüklenmemek, olayları teşhis edebilmek ve olası pek çok tarihsel çözümden proletarya yararına olanı zorlamak. Bu elbette iki yönlü büyük bir siyasal cesareti gerektirir: Zamanı geldiğinde bağımsız düşünebilmeyi, dolayısıyla en yakın dava arkadaşlarından bile ayrı kalabilmeyi göze almak; ayrıca sınıf mücadelesinin ciddi boyutlara ulaştığı tarihin dönüm noktalarında yığınların hareketine dair önemli siyasal kararlar verebilmek. Her iki durumda zaten pek çok zaman aynı ana denk gelirler.
Menşevikler Sovyet’in örgütlenmesinde Bolşeviklerden çok daha inisiyatifli davranmışlardır. Onlara göre Sovyet ‘parlamento’ ve ‘özyönetim’ organı idi. Her ikisinin de üzerinde tarif edildikleri toplum örgütlenmesinden dolayı, Sovyet ile parlamento arasındaki farkı 1917’de bütün açıklığıyla anlatacak olan Lenin, 1905’te bu konu üzerinde çok durmaz. Ancak Lenin, özellikle Plekhanov gibi sağ kanat Menşeviklerle olan polemiklerinde, Çarlık otokrasisi altında Sovyet’ten ‘parlamento’, ‘özyönetim organı’ diye bahsetmenin ikiyüzlülük olduğunu belirtir. Mart 1906’da yazdığı ‘Kadetlerin Zaferi ve İşçilerin Partisinin Görevleri’23 adlı makalede şu sözleriyle Sovyetlerin geleceğin alternatif iktidar organları, bugün ise proletaryanın savaşan örgütleri olması gerektiğini anlatır;
… Menşeviklerin devrimci yerel özyönetim organları ve Bolşeviklerin devlet iktidarının henüz gelişme halindeki, aralarında bağlantıların henüz kurulamadığı, kendiliğinden ve bu yüzden de kudretsiz organlar olarak kabul ettiği Sovyetler…
Ancak böylelikle onlar var olanı alt edebilecek, kendilerini hâkim kılabileceklerdir. Bunun içindir ki, bugünden ‘parlamento’, ‘özyönetim organı’ diye adi adlandırılamazlar. Nitekim, daha önce yazdığı bir yazıda aynı fikri açıkça belirtir:
… İşçi Temsilcileri Sovyet’i ne bir işçi parlamentosu ne de özyönetim organıdır, belirli amaçlara ulaşmak için savaşan bir örgüttür.24
1906 yazında yazdığı ‘Dumanın Dağıtılması ve Proletaryanın Görevleri’ adlı yazıda işçi sınıfı mücadelesinin organlarından bahsederken tekrar Sovyet’e döner:
Bu bağlamda da Ekim-Aralık 1905’in tarihsel deneyimi bugünün devrimci hareketi üzerinde silinmez izler bıraktı. İşçi Temsilcileri Sovyet’i ve benzer gövdeler (Köylü Komiteleri, Demiryolu İşçileri Komiteleri, Asker Temsilcileri Sovyetleri vb.) muazzam ve tamamen haklı olarak kazanılmış bir prestije sahipler. Genel olarak böylesi örgütlerin lehinde olmayan veya özellikle içinde bulunduğumuz anda bunların kuruluşunu tavsiye etmeyen bir sosyal demokratı veya başka bir partiye, eğilime bağlı bir devrimciyi bulmak bugün kolay olmayacaktır.
Fakat çok sık ihmal edildiği için bilhassa dikkatimizi çevirmemiz gereken bir yanı var. Büyük Ekim ve Aralık günlerinde İşçi Temsilcileri Sovyet’i tarafından oynanan ve onların etraflarını kutsal bir hale ile çeviren role işaret ediyorum, öyle ki, bazen neredeyse fetiş muamelesi görüyorlar. İnsanlar, bu organların bütün zamanlarda ve bütün koşullarda bir devrimci kitle hareketi için ‘gerekli ve yeterli’ olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden de, böylesi gövdelerin yaratılması için seçilecek ana ve onların (Sovyetlerin, vb.- ç.n.) başarılarının gerçek koşulları nedir sorusuna karşı eleştiren olmayan bir tavır alıyorlar.
Ekim-Aralık deneyi bu noktada çok öğretici bir rehberlik sağladı. İşçi Temsilcileri Sovyetleri dolaysız kitle mücadelesinin organlarıdırlar. Grev mücadelesinin organları olarak ortaya çıktılar. Koşulların zoruyla çok çabuk genel devrimci mücadelenin organları haline geldiler. Olayların aldığı yönelim ve grevden kalkışmaya geçiş onları karşı konulmaz bir şekilde kalkışmanın organlarına dönüştürdü…
Teori, birisi adına yapılan çağrılar veya birisinin keşfettiği taktikler, parti doktrini değil, fakat koşulların zoru, bu parti-dışı örgütlerin bir kalkışmanın gerekliliğinin farkına varmalarına yol açtı ve onları kalkışmanın organlarına dönüştürdü.
Eğer durum böyle ise -ve şüphesiz böyledir çıkarılması gereken sonuç açıktır: ‘Sovyetler’ ve benzeri kitle kurumları kendi içlerinde bir kalkışmayı örgütlemek, için yetersizdirler. Onlar kitleleri kaynaştırmak, mücadelede birlik yaratmak, siyasal önderliğin parti sloganlarını (veya partiler arasındaki anlaşma ile ileri sürülen sloganları) yaymak, yığınların ilgisini uyandırmak, onları kaldırmak ve cezbetmek için gereklidirler. Fakat acil savaş güçlerini örgütlemek için, kelimenin en dar anlamında bir kalkışmayı örgütlemek için yeterli değildirler.25
Kalkışmanın organları olmaları ama kalkışmayı örgütleyememeleri çok ince bir ayrım. Bu ayırımın zamanı geldiğinde ne kadar önemli olduğu 1917 Ekim’inde ortaya çıkar. Pratiğin teorisyeni Lenin, ezilen yığınların hareketinin bütün biçimlerinin ve bu biçimlerin kendi içlerinde en ince ayrıntılarının incelemesini yapmaktaki ustalığını burada da göstermektedir. Fakat diğer yandan da bu dönemdeki Sovyet üzerine olan yazılarında, 1917’deki olgunluğu, serpilmişliği ve deyim yerindeyse tarihsel işlevlerine ilişkin yargıyı bulamamaktayız.
Bunun nedeni, Petersburg Sovyet’inin 50 günlük kısa ömründe yatmaktadır. O ve diğerleri, sanki şöyle bir gelip geçmişlerdir. Ve Lenin özellikle yenilgiden sonra, partiye verdiği önemi tekrar arttırmıştır. Parti, sadece; yığınların hep birlikte mücadeleye kalkıştıkları anların örgütü değil, bütün zamanlarda ve koşullarda yaşaması gereken bir örgüttür. Sovyet’te temsil edilen tarihsel potansiyellerin gerçekleşmesi için parti elzemdir.
Troçki ve Sovyetler
Troçki’nin Sovyet karşısındaki tavrı ile Lenin’inki arasında benzerlikler ve farklılıklar vardır. Troçki siyasal durumları tasvir etmekteki ve tanımlamaktaki ustalığını Petersburg Sovyet’ini tanımlarken de gösterir:
Sovyet’ten önce, sanayi işçileri arasında asıl olarak sosyal demokratik parti tarafından yönlendirilen devrimci örgütler bulmaktayız. Fakat bunlar proletarya içindeki örgütlerdir ve acil görevleri yığınlar üzerinde etkinlik kazanmaktır. Sovyet, başından beri, proletaryanın, örgütü idi ve amacı devrimci iktidar için savaşmaktı.26
…İşçilerin kendilerinin ve gerici basının Sovyet’e verdikleri ‘işçilerin hükümeti’ ismi bir gerçeğin ifadesiydi ve Sovyet gerçekten de embriyon halindeki işçi hükümeti idi.27
…Modern Rusya tarihinde ilk defa Sovyet iledir ki, demokratik bir iktidarın ortaya çıkışını görüyoruz. Sovyet, kitlenin kendi farklı kesimleri üzerindeki örgütlü gücüdür.28
‘1905’adlı kitapta Sovyet’in ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, ne yaptığı üzerine burada daha çok aktaramayacağımız çok canlı ve parlak tarifler bulmak mümkün. Ve Troçki, Lenin ile çok önemli bir noktada aynı şeyi söylemektedir: Sovyet geleceğin iktidar organıdır. Ve bu aslında, o zaman fark edilmeyen çok önemli bir olguya, yani İkinci Enternasyonal’in mekanist tarihi materyalizminden ve dolayısıyla, siyasal olarak da parlamentoculuğundan kopuşa işaret etmektedir.
Fakat çok önemli bir dizi noktada Lenin’den farklıdır. 26 Kasım’da Menşevik Krustalev-Nosar’ın tutuklanmasından, 3 Aralık’ta askerî birliklerce dağıtılmasına kadar Sovyet’in başkanlığını yapan Troçki, 1906’da yazdığı ‘Sonuçlar ve Olasılıklar’da Sovyet’ten sadece şu kadar söz eder:
1906’daki Rus işçi sınıfı ise, 1848’in Viyanalı işçilerine hiçbir yönden benzememektedir. Bunun en iyi kanıtı, bütün Rusya’da İşçi Temsilcileri Sovyet’inin fışkırmasıdır. Bunlar, ayaklanma anında iktidarın işçilerce ele geçirilmesi amacıyla önceden hazırlanmış komplocu örgütler değildi. Hayır, devrimci mücadelelerinin koordinasyonunu sağlamak amacıyla kitleler tarafından seçilen ve kitlelere karşı sorumlu olan Sovyetler, devrimci sosyalizmin ruhuna uygun, son derece kararlı bir sınıf politikası yürüten, kesinlikle demokratik kurumlardır.29
Burada Sovyet’in tarihsel özgünlüğüne ve işlevine ilişkin hiçbir şey yoktur.
Troçki’nin 1906’da ‘Sonuçlar ve Olasılıklar ’adlı yazısında Rus devriminin geleceği üzerine yaptığı bütün global çözümlemeler şaşılacak bir kesinlikle gerçekleşirler. Ama Troçki hemen her zaman olduğu gibi politik-tarihsel çözümlerle sınıf mücadelesinin o andaki, pratiği arasında ilişki kurmamaktadır. Yukarıda Sovyet üzerine alıntılar yaptığımız ‘1905’ kitabı 1908-09’da Viyana’da yazılmıştır. Bu kitapta bile Sovyet’e dair mülâhazalar hem olanın tarifi hem de geleceğe dair öngörüler olarak parlaklıklarına ve Marksist özlerine rağmen, içinde bulunulan anı tarihsel perspektife bağlayacak halkadan yoksundur. Lenin’de ise bu halka vardır: Henüz Rusya’ya dönmeden Sovyet’in tarihsel işlevini saptar ve sadece bununla kalmayarak tarihsel potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için atılması gereken pratik adımı önerir: Sovyet kendini geçici devrimci hükümet olarak ilân etmelidir.
Teori ve pratik arasındaki bağlantı ile birlikte bu bağlantının çok özgün bir aleti olan partiye de gereken önemi vermemiştir, Troçki. Ne ‘Sonuçlar ve Olasılıklar’da ne de ‘1905’te Bolşeviklerden hiç bahsetmez. 1905 devrimi karşısındaki tutumlarından dolayı Menşeviklerden ayrıldıktan sonra, 1917’ye kadar, Bolşeviklere katılıncaya kadar, bir uzlaştırmacı olarak, Bolşeviklerle Menşevikleri birleştirmeye çalışan birisi olarak kalmıştır. Aynı siyaset anlayışını Troçki’nin bugünkü tilmizlerinde misliyle görmek şaşırtıcı değil aslında. Bunlara göre de sorun asgari ve azami programlardan vazgeçip, geçiş programını benimsemektir. Ondan sonra yapılacak iş ise, Sovyet’in kurulmasını beklemektir.
1917 Öncesi
1914’te 1. Dünya Savaşı başladı. Rusya, İngiltere ve Fransa ile birlikte Almanya’ya ve müttefiklerine karşı savaşa girdi. Savaşın ilk aylarının şovenizm dalgası, yoksulluğun, kıtlığın, siyasal baskının ve en önemlisi savaşta kitleler halinde ölenlerin etkisiyle yerini memnuniyetsizliğe bıraktı. İşçiler yaşam koşullarını düzeltmek için tekrardan mücadeleye başladılar.
Fabrika müfettişliği tarafından toplanan bilgiye göre, 1914’ün son 5 ayında bin işgününden daha az bir zaman ekonomik olmayan anlaşmazlıklar yüzünden kaybedilirken, 169 bin gün ekonomik nedenlerle kaybedilenler kategorisine giriyordu; 1915’te ekonomik olmayanlar yüzünden 34 bin, ekonomik olanlar yüzünden 1 milyon 654 bin; 1916’da ekonomik olmayanlar yüzünden 678 bin, ekonomik olanlar yüzünden 4 milyon 76 bin işgünü kaybedildi.30
Savaş yıllarında işçi sınıfının kompozisyonunda da önemli değişiklikler meydana geldi. Pek çok kadın ve genç işçi olarak çalışmaya başladılar. İmalât sanayiinde kadınların oranı 1914’ün sonunda %27,4’ten 1917 Ocak ayında %34,2’ye, gençlerin oranı ise aynı zaman süresi içinde %10,9’dan %14’e çıktı. Metalürji sanayiinde kar din işçiler 1913’te bütün işçilerin %1,1’ini oluştururken Ocak 1917’de %14,3’e; gençlerin oranı ise yine aynı zamanda %9,4’ten %11,7’ye çıktı. Tekstil sanayiinde kadınların oranı daha öncesinin iki katma çıkarak %43,4’e ulaştı.31
1915 yazında Kadetler ve Oktobristler ‘toplumun kendi kendisine yardım örgütleri’ diye niteledikleri Savaş Sanayii Komiteleri’ni kurma girişiminde bulundular. Bu komiteler üretimi hem yükseltecek hem de Çarlık bürokrasisinin engellerinden kurtaracaktı. İşçiler hem merkezi Savaş Sanayii Komitesinin hem de yerel komitelerin bir kısmını oluşturacaklardı. Seçimler iki dereceli idi. İşçiler kendi aralarından ikinci seçmenleri, onlar da kendi aralarından Savaş Sanayii Komitelerine girecek olan işçi gruplarını seçeceklerdi.32
Sosyalistler bu komitelere karşı farklı tavırlar aldılar. Sağ Menşevikler derhal bu işe dahil oldular. Enternasyonalist Menşevikler ise, savaşla beraber odak noktaları ortadan kalkan işçi hareketini yenilemek ve bu komiteleri kullanarak 1905’te de önerdikleri bütün Rusya çapındaki İşçi Kongresi’ni gerçekleştirmeye doğru adımlar atabilmek düşüncesiyle komitelere katılmaya karar verdiler. Bolşevikler ise komitelere katılmaya karşı çıktılar:
Emperyalist savaşı ilerletmeye çalışan Savaş Sanayii Komitelerine katılmaya karşıyız. Seçim kampanyasını kullanmaktan yanayız; örneğin seçimlerin birinci aşamasına sadece ajitasyon ve örgütlenme amacıyla katılmaktan yanayız.33
Petersburg’da, Bolşeviklerin komitelere katılmama kararı önce tuttu. İkinci seçmenlerin ilk toplantısında 81’e karşı 90 kişi katılmama lehinde oy kullandı. Fakat toplantı ve-oylama yeniden yapıldığında çoğunluk komitelere katılma kararı aldı ve katılacak işçi grupları seçildi. Petersburg başta olmak üzere, çeşitli şehirlerdeki komitelere seçilen gruplar çoğunlukla sağ Menşeviklerden oluşuyordu ücret artısı talepleri, pahalılık ve ev kıtlığı, işverenlerle çeşitli anlaşmazlıklar gibi çeşitli işçi sorunlarıyla uğraştılar.
Yükselen huzursuzluk ve grevlerle birlikte 1915’hı sonbaharında işçi eylemlerinin şehir çapındaki eşgüdümünü sağlayacak açık işçi örgütlerine olan ihtiyaç o kadar arttı ki, Eylül grevi sırasında Bolşevik Petersburg Komitesi bir ‘Bütün Şehir Grev Komitesi’ kurdu ve böylece grevi yönlendirdi. Daha sonra bu komiteyi fabrikalardaki grev komitelerinin temsilcilerini şehir komitesine alarak Sovyet’e çevirmeye çabaladı. O şurada yayınlanan bir raporda şöyle diyorlardı:
Bütün şehirlerde nisbi temsil sistemiyle seçilen fabrika ve atölyelerin temsilcileri, bizim inancımızın çoğunluğu oluşturacağı Bütün Rusya İşçi Temsilcileri Sovyet’ini kurmalıdırlar.34
Shlyapnikov’un önderliğindeki Rusya Bürosu bu plâna karşı çıkar. Lenin ise şunları söyler:
İşçi Temsilcileri Sovyet’i ve benzeri kurumlar kalkışmanın, devrimci yönetimin organları olarak kabul edilmelidirler. Sadece bir siyasal kitle grevi ve kalkışma bağlamında ve sonuncusunun hazırlığının tedbiri olarak, bu kurumların gelişmesi ve başarısı süreklilik arzeden bir değer kazanabilir.35
Sovyetler ortadan kalktıktan sonra; onlar üzerine çok yazmaz Lenin. Burada da aktarmaya çalıştığımız gibi, 1917’ye kadar Sovyetler üzerine asıl olarak şu fikirleri ileri sürer:
- Embriyon halindeki (1905’teki halleriyle) işçi hükümetidirler.
- 1905’te kendisini (Petersburg Sovyet’i) geçici devrimci hükümet olarak ilân etmeliydi.
- Bütün çalışanların, askerlerin ve köylülerin, devrimci aydınların Çarlığa karşı yürüttükleri mücadelenin merkezidirler.
- Bu bağlamda, partiye alternatif değil, onun tamamlayıcısıdırlar. Dolayısıyla ne kadar geniş olurlarsa o kadar iyidir.
- Sadece genel bir kalkışma anında, yaygın kitle grevleri anında kurulurlar.
- Ayaklanmanın organıdırlar ama kelimenin dar anlamıyla ayaklanmayı örgütleyemezler.
1917 Şubat Devrimi ve Petrograd Sovyetinin Kuruluşu
9 Ocak’ta Kanlı Pazar’ın yıldönümünde Petrograd’daki fabrikalarda 137 bin 500 işçi greve çıktılar. Şubat ayının son haftasında ise daha çok işçiyi kapsayan daha geniş bir grev hareketi gelişti. Sebebi Putilov fabrikalarındaki lokavt ve ekmek kıtlığı idi. Putilov fabrikalarındaki lokavtın, nedeni, işçilerin, ücretlerinin %50 artırılması talebinin reddi üzerine oturma grevi yapmaları idi. Lokavt grevin yayılmasına sebep oldu.36
23 Şubat Uluslararası Kadınlar Günü idi Rusya’da. Kadınlar fabrikalarda yapılan konuşmalardan sonra sokaklara döküldüler. Orada burada ‘Kahrolsun Otokrasi’ yazılı pankartlar görülmeye başladı. Sonunda Sovyet’in kurulmasına yol açacak olan genel grev böylece başlamış oldu. Bolşevikler henüz tek bildiri bile yayınlamamışlardı. Rusya Bürosu Shlyapnikov ve iki genç üye tarafından yürütülüyordu: Molotov ve Zalutsky. Onlar grev hareketine oldukça coşkusuz bir tepki gösterdiler, Bolşevik Partisi tarafından yönlendirilmeyen bir hareketin devrim davasına zararlı olacağına inanıyorlardı.37 İşçi sınıfı semtlerindeki yerel örgütler fiilen grev hareketinin en önünde yer alırken, merkezin ataleti kitlenin arasındaki üyeler içinde tedirginlik ve bulanıklık yaratıyordu.
Başkentteki en önemli işçi mahallelerinden biri olan Vyborg Komitesi üyesi Sveshnikov, 24 Şubat akşamı yaptıkları bir toplantıyı şöyle anlatıyor:
Hava coşku doluydu, fakat ortak bir önderliğin yokluğunu ve diğer semtlerle kötü haberleşmeyi hissettik. Merkezin doğru devrimci yönlendirmesine fena halde ihtiyacımız vardı.38
Bu toplantıda Vyborg Komitesi, Rusya Bürosu’nun işçilere siyasal amaçları açıklıkla anlatan bir manifesto yayınlamasını ister.
25 Şubat’ta grev en yüksek noktasına ulaştığında önderlik ile yığınlar ve üyeler arasındaki ilişki giderek daha da kopmaya başladı. O sabah Shlyapnikov’u gören Sveshnikov şöyle diyordu:
Shlyapnikov’un ruh hali ve gelişmekte olan olayları değerlendirişi beni şaşırttı. Şehirdeki olaylara başlayan bir devrim olarak işaret ettiğimde, Shlyapnikov: ‘Nerede oluyor devrim? İşçilere bir somun ekmek ver, bak bakalım hareket kalıyor mu geriye?39
Bu sözlerle ifade edilen tutum tabandaki işçilerin isyanına yol açtı ve Rusya Bürosu’na baskı yapmaya başladılar.
Rusya Bürosu’nun yayınladığı ‘Bütün Rusya Yurttaşlarına’ başlıklı manifestonun –tarihin 26 Şubat mı yoksa 28 Şubat mı olduğu tarihçiler arasında tartışmalı– hiçbir yerinde Sovyet lâfı edilmez. Halbuki o sırada (yayınlanma tarihi 26 Şubat bile olsa) Sovyet sloganı her tarafta duyulmaktadır. Manifesto, işçi sınıfının görevinin geçici devrimci hükümet kurmak olduğunu, bu hükümetin halkın haklarını ve özgürlüğünü sağladıktan sonra Kurucu Meclis’i toplantıya çağıracağını anlatır ve her tarafta mücadele çağrısında bulunur.40
Shlyapnikov’un önderliğinden memnun olmayan Petersburg Komitesi ise, 26 Şubat’ta bir karar alarak, fabrikalarda bir dizi komite kurmaya ve bunların seçeceği temsilcilerle bir ‘Enformasyon Bürosu’ oluşturmaya girişti. Büro’nun amacı parti örgütleriyle, fabrika komiteleri arasındaki ilişkiyi sağlamaktı; yani bu büro Petersburg Komitesi’nin direktiflerinin fabrikalarda uygulanmasının aracı olacaktı. Sovyet sloganı işçiler arasında yaygın bir şekilde tartışılırken bu tutumu alan Petersburg Komitesi de fiilen Sovyet’e karşı o anda, olumsuz tavır almış oldu.41 Böylece Stalinist tarih yazıcılığının öğrettiği gibi, partinin devrimi ve Sovyetleri plânladığı ve yarattığı gibi iddiaların doğru olmadığını da öğrenmiş bulunuyoruz.
Fakat Bolşevik örgütlenme içinde Sovyet’e karşı olumlu tutum alanlar da vardı: Vyborg Komitesi. Sveshnikov şöyle diyor:
Fabrikalarda İşçi Temsilcileri Sovyet’ine temsilciler seçme eğilimi ortaya çıktı. Semt Komitesi temsilci seçimlerini kendi ellerine alma girişiminde bulundu.42
Yığın hareketinin o güne kadar ve özellikle son günlerde önünde durmuş militan işçiler parti önderliğinin hareket karşısındaki tutumu yüzünden kendileri geride kalırken, yığınların onları hızla aşıp geçtiğini görünce meseleyi ellerine almaya karar verirler. Ve Sovyet’e gidecek temsilcilerin seçimini destekleyerek önderliklerini sürdürmeye çalışırlar.
Tarihçiler 23 27 Şubat tarihlerinde grevci yığınlar arasında dolaşan ‘Sovyet’ sloganının hangi kişi ya da örgüt tarafından ileri sürüldüğünü bulamıyorlar. Bu konuda (Stalinistleri bir tarafa bırakırsak) hiçbir kesin kanıt yok. Dolayısıyla bu sloganın, ileri işçilerin kendileri tarafından atıldığı söylenebilir. Hem henüz işçi kitlelerinin hafızasında 1905 Sovyet’i deneyiminin çok uzak olmaması, hem de sosyalist propaganda tarafından canlı tutulmuş olması nedeniyle bu slogan tuttu. Çünkü tam zamanında atılmıştı.
27 Şubat’ta Çarın. Duma’yı feshettiğini bildiren kararname yayınlandı. II. Nikola sadece, işçilerin, mekânı sokaklar olan kudretli devrimci muhalefetine tahammül edememekle kalmıyor, hiçbir zaman bir danışma meclisinden öteye gidememiş muhteşem. Tauride Sarayı’ndaki zavallı parlamentoya da tahammül edemiyor ve feshediyordu. Onu feshedebilirdi. Böylece aynı gün iki güç merkezi doğuyordu: Bir kısmı Duma üyesinin (Milyukov ve Rodziyanko gibi tanınmış Kadetler ve Kerenski gibi bir Trudovik’i de içeren) geçici bir komite olarak oluşturduğu Duma Komitesi ve İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyet’i. Birincisinin bütün otoritesi yönetilenlerin yönetilmeye, zaman zaman harikalar yaratmalarına rağmen, alışkın olmalarından, bir türlü yönetmeye kalkışamamalarından geliyordu. İkincisi ise, kendisine güvenmemekle beraber gerçek otorite idi ve bütün zaafı kendisine güvenmemesindeydi.
Sovyet’in kurulmasına dair belirgin inisiyatif, devrimle beraber hapisten çıkanlar arasında bulunan ve vaktiyle Savaş Sanayii Komitesi’ne seçilmiş bulunan merkezi işçi grubundan geldi. 27 Şubat’ta, devrimin zaferinin garanti altına alındığı gün, Menşevik Gvozdev’in önderliğinde askerler ve işçiler Tauride Sarayı’na yürüdüler. Menşevik Çekidze gibi bazı sosyalist Duma üyeleriyle beraber -Bolşeviklerin Duma fraksiyonunu oluşturan 5 işçi savaş başladığında tutuklanmışlardı ve fraksiyon ortadan kalkmıştı. İşçi Temsilcileri Sovyet’i Geçici Yürütme Komitesi’ni kurdular. O gün şehirde yayınlanan tek gazete olmak unvanını kazanacak olan İzvestiya’nın birinci sayısı geçici yürütmenin ilk bildirisini yayınladı:
… Halkın tarafında yerini almış olan bütün birlikler, bir bölüğe bir temsilci olmak üzere kendi temsilcilerini seçsinler. Fabrikalar her bin kişiye bir temsilci olmak üzere kendi temsilcilerini seçsinler. Bin kişiden az işçisi olan her fabrika bir temsilci seçsin.43
Ayrıca, Sovyet’in konutunun Tauride Sarayı olacağı bildirildi. 28 Şubat’taki İzvestiya Sovyet’in amacını şöyle açıklıyordu:
Halk güçlerini örgütlemek ve Rusya’da siyasal özgürlüğün ve halk egemenliğinin nihayet garantiye alınması… Hep birlikte birleşmiş güçlerimizle eski rejimin tamamen tasfiyesini ve genel, eşit, dolaysız ve gizli oy hakkına dayalı seçimlerle seçilecek Kurucu Ulusal Meclisin göreve çağrılmasını istiyoruz.44
Aynı gün fabrikalarda temsilci seçimleri yapıldı ve Sovyet öğlen saat l’de ilk toplantısını yaptı. Geçici Yürütmenin hazırladığı bir geçici hükümet kurulması kararı toplantıda çoğunlukla kabul edildi ve 2 Mart’ta Yürütme ile Duma Komitesi arasında bu konuda anlaşmaya varıldı. Sovyet Geçici Hükümete bir dizi şart koştu ve kendisini ‘devrimci demokrasinin kontrol organı’ olarak ilân etti.
Sovyetlerin Yapısı
Şubat devrimi sırasında kurulan işçi ve asker Sovyetlerinin bazıları birleşirken bazıları ayrı kaldılar. Örneğin Petrograd’daki birleşik idi. Troçki bunun nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor:
Birinci toplantıda işçilerin garnizonla birleşmesi genel bir işçi ve asker temsilcileri Sovyet’i olmasına karar verildi. İlk kim bu tasarıyı önerdi? Bu öneri muhtemeldir ki, çeşitli taraflardan veya daha doğrusu her taraftan, o gün devrimin kaderini kararlaştıran işçilerin ve askerlerin kardeşleşmesinin yankısı olarak yükseldi.45
Birleşik Sovyetlerin işleyiş pratikleri gereğince, kurucu öğelerin bağımsız seksiyonları vardı ve kendilerini ilgilendiren sorunları orada tartışıyorlardı. Siyasal sorunlar tartışıldığında iki seksiyon ortak toplantılar yapıyordu. Her seksiyonun kendi seçilmiş yürütmesi vardı ve ikisi beraber Sovyet’in yürütmesini meydana getiriyorlardı. Aynı Sovyet’te birleşmenin olmadığı yerlerde ise yürütmeler ortak toplantılar yapıyorlardı. Ayrıca iki ayrı Sovyet’in üyeleri birbirlerinin toplantılarına katılabiliyorlar, ancak oy hakkına değil sadece konuşma hakkına sahip olabiliyorlardı.46
Sovyetler, uzun bir süre hepsinin birden uyduğu seçim kurallarına sahip olmadılar.
Moskova ve Petrograd’daki ilk seçimlerin temsil oranı kuralı daha önceki Savaş Sanayii Komiteleri’nin işçi gruplarının seçiminden kalmıştı. Diğer yelerdeki Sovyetler de büyük ölçüde bu iki örneği takip ediyorlardı. Fakat yerel koşullara da uyulmaya, çalışılıyordu. Örneğin İvanovo-Voznesensk’de 500 işçi bir delege seçiyordu. Küçük işyerleri bir araya gelip ortak bir delege gönderiyorlardı. Başlangıçtaki seçimlerde (delege seçimleri) çok az ya da hiç kontrol uygulanmıyordu, dolayısıyla meclis toplantısına katılan ve konuşan temsilciler çoğu zaman orada bulunma hakları olmayanlardı; fakat çoğunlukla temsilciler kendilerini seçenler tarafından şahsen bilinen kişilerdi. Daha sonra, özellikle Sovyetler içinde partilerin mücadelesi arttıkça kurallar sıkılaşacaktı.
Meclis toplantısına sadece işyerlerinden seçilmiş temsilciler değil, çeşitli işçi örgütlerinin temsilcileri de sadece konuşma hakkına sahip olmak üzere, katılıyorlardı. Örneğin sendikalar, hastalık yardımı fonları, semt Sovyetleri temsilcileri, İzvestiya yazı kurulu, işçi kooperatifleri ve partilerin temsilcileri. Önceleri, toplantıların gündemi, usulü gibi şeyler yoktu. Ve bütün temsilciler kendi işyerleri hakkında uzun raporlar sunuyorlar, ilk defa, elde ettikleri konuşma özgürlüğünü doya doya kullanıyorlardı. Troçki bu durumu şöyle anlatıyor:
Devrim henüz adetler edinmemişti. Sokaklar duman içinde, yığınlar henüz yeni şarkıları öğrenmemişlerdi. Toplantı başıboş akan, kıyıları olmayan, taşmış bir nehir gibi. Sovyet kendi coşkunluğunda boğuluyor. Devrim kudretli fakat hâlâ saf, bir çocuğunki kadar.47
En yetkili organı meclisi olmakla beraber, Sovyetler, bir dizi organlara sahiptiler. Yürütme komitesinde meclisteki her parti nispi olarak temsil ediliyordu ve kendi içinde günlük işlerini yürütmek için ayrıca bir yürütme komitesi bürosu da vardı. Haziran 1917’de yayınlanan bir araştırma Petrograd Sovyet’inin yürütme organı hakkında ilginç bilgiler veriyor. Üyelerinin %37’si aydın mesleklerine sahip olanlar diye tanımlanıyordu. Hâlbuki Sovyet delegelerinin sadece %4’ü bu kategoriye giriyordu. İşçiler için bu oran yürütmede %52, delegeler içinde %83 idi; geri kalanlar işçi olmayan çalışanlar ve ‘ayrıcalıklı işçiler’ idiler. Delegelerin %1l’ine karşılık, yürütme üyelerinin %54’ü orta veya yüksek eğitim görmüşlerdi.48
Yürütme Komitesi 28 Şubat’ta 15 kişiyken, bir ay sonra 42 kişiye, Nisan ortasında 90’a çıktı, büro ise 7 üyeden 24’e çıktı. Daha 3 Mart’ta, yani Duma Komitesi ile 2 Mart’ta Geçici Hükümetin kurulması için anlaşmaya varıldığının ertesi günü, Sovyet sanki hükümetmiş gibi örgütlenmeye başladı. Daha sonra bölüm adını alacak olan 11 komisyon kuruldu. Bazılarına Sovyet’in dışından ‘uzmanlar’ ve ayrıca memurlar, daktilocular vb. alındı.49 En önemli üç bölüm, askerî işler, ihtiyaç maddelerinin temini ve çalışma işleri bölümleri idi. Çalışma işleri bölümü sendikaların kurulması ve işçi-işveren anlaşmazlıklarının çözümünden sorumluydu. Ayrıca Geçici Hükümete ulaştırılmak üzere yasa önerileri hazırlıyordu. Uluslararası bölüm İse diğer ülkelerdeki sosyalist partilerde savaşa karşı propagandayı teşvik ediyordu. Ayrıca ülke içinde ajitasyon ve propagandayı yürüten bir bölüm vardı. Her tarafa konuşmacılar gönderiyor, broşürler, bildiriler vb. basıyor ve Sovyet’in iki yayınından sorumlu bulunuyordu: İzvestiya ve Goîos Soîdata. Malî işleri yürüten bölüm de vardı. Ayrıca, hem şehrin çeşitli semtlerindeki Sovyetlerle hem de ülkedeki diğer Sovyetlerle ilişkiler kuran şehirlerarası işler bölümü vardı. Bu bölüm Sovyet hareketini bölgesel ve ulusal çapta birleştirmede önemli bir rol oynayacaktı.
Sovyetlerin Birliği
Ülke çapında Sovyetleri birleştirme çalışmaları Mart’ta başladı. Ayın sonunda iki bölgesel konferans toplandı: Moskova’da ve Saratov’da. Moskova’daki, 70 işçi ve 38 asker Sovyet’ini temsil ediyordu. Moskova konferansı her iki kategoriden 16 temsilciyi kapsayacak bir geçici bölge bürosu oluşturmaya karar verdi. Saratov’daki, Aşağı Volga ve Urallar’dan 18 Sovyet’i temsil ediyordu ve Saratov Sovyet’ini geçici olarak, gerektiğinde bölge bürosu, gibi davranmaya yetkilendirdi.50 Petersburg’da ise Yürütme Bürosu Mart’ın 28’inde 42 Sovyet’in katılacağı bir kongre önerdi. Böylece 29 Mart’tan 2 Nisan’a kadar süren Birinci Bütün Rusya Sovyetler Konferansı toplandı. 600 delege katıldı. Çoğunluğu başşehirden ve kuzey doğu bölgesindendi. 120’den az olmayan şehir ve 138 Sovyet temsil edildi. Her birim, bir işçi bir asker Sovyet’ini temsilen iki delege ile katıldı. Ayrıca farklı askerî komitelerin temsilcileri vardı. Böylece askerler çoğunluktaydılar ve bu durum Petrograd Sovyet’inin hattını devam ettirme olanağı verdiği için Sosyalist Devrimcileri ve Menşevikleri sevindiriyordu. Çünkü onlar köylü ve küçük “burjuva sınıf menşeli temsilciler içinde çok güçlüydüler. Konferans çok yakında Bütün Rusya Kongresi toplama kararı aldı ve temsil oranım ve biçimi her Sovyet’in kendisine bıraktı.
3 Haziran’da Sovyetler Bütün Rusya Birinci Kongresi toplandı. 53 bölge, il ve bir şehirden büyük alanı temsil eden birleşik Sovyetler 305 yerel Sovyet katıldı. 173’ü birleşikti (işçi ve asker) ve 72’si köylü temsilcileri Sovyet’i idi, bunların dışımda 34 askerî örgüt temsil edildi. 822 tam oy hakkı olmak üzere 1090 delege vardı. Yapılan bir ankete cevap veren 777 delegenin 285’i Sosyalist Devrimci, 248’i Menşevik olarak tanımladılar kendilerini. Bolşevik delegelerin sayısı ise 105’ti ve bazı küçük sol gruplara bağlı delegeler de vardı.51 Kongre çoğunluğu Petrograd ve çevresindeki Sovyetlerden olan bir Merkez Yürütme Komitesi seçti. MYK kendisine 50 kişilik bir büro ve 9 kişilik bir prezidyum seçti.
Aynen Petrograd Sovyet’inde olduğu gibi askerî ve uluslararası işler, halkın ihtiyaç maddelerini temin ve çalışma işleri gibi bölümlerin dışında bir dizi başka bölümü de vardı. Tarım, demiryolları ulaşımı, Menşevik Cherevanin’in önderliğindeki ekonomik plânlama bölümü, tıp ve hıfzıssıhha bölümü, yerel idareler bölümü, adalet bölümü vb. gibi günlük yaşamın hemen her alanında, Geçici Hükümetin başında olduğu eski mekanizmaya alternatif pek çok bölümleri vardı.
Sovyetlere Karşı Tavır
1905’te olduğu gibi 1917’de de Bolşevikler Sovyetler karşısında farklı yaklaşımlara sahipti. 1905’teki farklılık parti açısından ciddi pratik sonuçlar taşımamıştı, çünkü Petersburg Sovyet’i o zaman ‘embriyon’ halindeydi. 1917’de ise durum farklıydı, çünkü embriyon gelişmiş ve o ölçüde de fiilen kendini hissettiriyordu. Bu yeni durumda farklı tavırlar ciddi teorik ve politik farklılıklara tekabül ettikleri gibi, partinin yığınları etkileme gücü ölçüsünde de yığınların kaderi üzerinde pratik politik anlamlar taşıyacaklardı.
Ünlü Nisan Tezleri’nden önce Bolşevikler arasında, Sovyet’e, daha doğru ifade edersek Sovyet’in geçici hükümet ile ilişkisine dair farklı tutumlar söz konusu idi. O sırada parti içinde etkin olan ve hareketin önemli noktalarında bulunan örgütlerin söyleşi bir sıralamasına katılmak doğru gözüküyor: MK Rusya bürosu, Petersburg Komitesi, Vyborg Komitesi ve Pravda’nın Yazı Kurulu.52
Daha önce de bahsettiğimiz gibi Vyborg komitesi şehrin en önemli işçi semtlerinden birinin örgütü idi; Şubat devriminde çok önemli bir rol oynamıştı ve Şubat-Ekim arasında semt Sovyet’inde sürekli çoğunluğu elde tutmuştu. Bu örgütün diğerlerinden en önemli farkı Sovyet hareketi karşısında parti önderliğini desteklememiş, harekete katılmış ve yönlendirmeye çalışmış olmasıydı.
Vyborg Semt Komitesi, kapitalizmi yıkmak ve Rusya’da sosyalizmi başlatmak üzere Sovyet iktidarı çağırışı yapmıyordu. Bir Geçici Devrimci Hükümet oluşturmak için Sovyet çağırışı yapıyorlardı ve bu 1 Mart’taki genel toplantıda kabul ettikleri açıklamada açıklıkla belirtilmektedir.53
Geçici Devrimci Hükümet Lenin’den 1905’te formüle ettiği gibi, 8 saatlik işgününü, toprağın kamulaştırılmasını ve asgari ücreti hayata geçirecek, demokratik bir cumhuriyet kurmak için kurucu meclisi toplantıya çağıracaktı. Bu, birazdan göreceğimiz gibi Nisan Tezleri’ndekinden çok farklı bir formülasyondur.
Petersburg komitesi savaş başladığından beri üyeliği bakımından bir türlü istikrara kavuşamamıştı. Üyeleri arasında hep polis ajanları bulunmuş ve sürekli olarak tutuklanmalara maruz kalmıştı. Öyle ki, Şubat devriminden sonra bile bu durum devam etmiş ancak Haziran’da durum açıklığa kavuşmuştu. Bu komite devrimden sonraki ilk toplantısında yeniden oluşturuluyordu. Eski üyeler hapisten çıkmış ve semtlerden gelen yeni delegelerin komite üyelerinin ne kadarını oluşturacakları üzerine farklı eğilimler vardı. Üzerinde anlaşmaya varılan çözüm gereğince, hem Şubat’tan önce üyeliğe seçilenlerin hepsi, hem de semtlerden gelen delegeler komiteye alındılar. Böylece Petersburg komitesi, çoğunluğu devrime katılmamış, bir kısmı ise uzun bir zamandır işçi hareketinden uzak kalmış üyelerden oluşmuş oluyordu.
Geçici Hükümete karşı tavırda Petersburg komitesi, Sovyet’in Menşevik ve Sosyalist Devrimci çoğunluğu ile aynı düşünce çizgisinde idi. Bolşevik delegeler Sovyet’te Geçici Hükümetin şartlı desteklenmesine karşı çıkmamışlardı ve çoğunluk ile birlikte oy kullanmışlardı. Ama Vyborg komitesinin ve birazdan göreceğimiz gibi Rusya Bürosu’nun Geçici Hükümet karşısındaki düşünceleri farklı idi. Petersburg Komitesi, 3 Mart’ta ‘eylemleri proletaryanın ve geniş demokratik halk yığınlarının çıkarlarına karşılık geldiği kadarıyla Geçici Hükümet’in iktidarına muhalefet etmeyeceğini’ oyladı.54 Oylamaya katılan 9 üyeden üçü aleyhte oy kullanıyordu ve bunlar Vyborg semtinden gelenlerdi (Kaimin, Tolmehev, Shutko).
Rusya Bürosu daha önce bahsettiğimiz gibi ve tabandaki üyelerin baskısı ile yayınladığı ‘Rusya’daki Bütün Yurttaşlara’ adlı manifestoda, büyük burjuvazinin ve toprak sahiplerinin Geçici Hükümeti’nin desteklenemeyeceğini ve partinin Geçici Devrimci Hükümet çağırışı yaptığını söylüyordu. Geçici Devrimci Hükümet minimum programı gerçekleştirecek ve Kurucu Meclis’i toplantıya çağıracaktı. Rusya Bürosu ile Vyborg Komitesi’nin tutumları Geçici Hükümet’e karşı ayını, ama Sovyet’e karşı farklı idi. Rusya, Bürosu’na göre Geçici Devrimci Hükümet partinin çağırısı ile, Vyborg Komitesi’ne göre ise Sovyet tarafından kurulacaktı.55
Parti işçileri konferansına sunulmak üzere 22 Mart’ta Geçici Hükümet üzerine bir karar alan Rusya Bürosu’nun zaman geçtikçe Sovyet üzerine tavrını değiştirmeye başladığı gözleniyor. Karar, Sovyetlerin yeni iktidarın embriyonu olduğunu, Geçici Hükümetin devrimin görevlerini çözemeyeceğini, Petrograd Sovyet’inin hükümetin eylemlerini dikkatle kontrol etmesi gerektiğini söylüyor ve Kurucu Meclis’ten hiç söz etmiyordu.56
Partinin günlük gazetesi Pravda’nın Yazılı Kurulu, Geçici Hükümeti koşulsuz destekleyen bir tavrı onaylamıştı. Gerekçeleri, devrimin burjuva aşamasında olduğu ve iktidarın burjuvaziye ait olması gerektiği idi. 12 Mart’ta Muranov, Kamenev ve Stalin’in sürgünden dönmeleri ile bu grup önemli yandaşlar kazandı. Muranov ve Kamenev siyasal olarak Pravda Yazı Kurulu ile anlaşma halindeydiler.57 Stalin ve Kamenev sürgüne gitmeden önce MK üyeleri idiler. Sürgünden döndüklerinde Rusya Bürosu haklarında şu karara vardı: Kamenev büroya alınmayacaktı, çünkü 1915’te mahkemede parti kararlarını çiğneyen bir ifade vermişti. Pravda’da yazabilirdi ama ismi çıkmayacaktı. (İlginçtir, Kamenev daha sonra Nisan Tezleri’ne de en sağ politikalarla karşı çıkacak olmasına rağmen Lenin ile beraber ve onun desteğini alarak kongrede Merkez Komitesi’ne seçilecekti.) Stalin ise ‘kişisel karakteristiklerinden’ dolayı tam üyeliğe alınmadı, onun sadece söz hakkı olacaktı.58
Diğer yandan hem Stalin hem Muranov Pravda Yazı Kuruluna girdiler. Devrimden önce hukukî zorunluluklardan dolayı Duma fraksiyonunun yayın organıymış gibi yayınlanan Pravda için artık yeni koşullarda bu zorunluluk kalkmıştı. Muranov ise işler hiç değişmemiş gibi eski Duma fraksiyonunun üyesi olarak, gazetenin sahibi gibi davranıyordu.
Bu andan itibaren ciddi bir karışıklık başlar. Kamenev karara rağmen ismiyle ve Rusya Bürosu’nun politikalarına karşı, Petersburg Komitesi ile uyuşan, Geçici Hükümet’e şartlı destek veren yazılar yazmaya başlar. Buna hem Moskova örgütünden hem de tabandaki işçi üyelerden tepkiler gelir ve Rusya Bürosu’nda Kamenev’in hattı oylanarak reddedilir. Fakat yeniden yazı kurulu seçimleri yapıldığında, Molotov ve Eremeev ile birlikte Kamenev de yazı kuruluna girer. Eremeev şehirde olmadığı için onun yerine Stalin alınır. Sorunlar giderek büyür. Kamenev Petersburg Komitesi’ne şartlı destekten vazgeçip, Geçici Hükümet’e tam destek vermeleri önerisinde bulunur ve komite bunu kabul eder. Tabandaki üyeler ise Pravda Yazı Kurulu’nun Partiden atılmasını isterler.
I917’de Sovyetler karşısındaki tutum üzerine Lenin’e geçmeden kısaca Menşeviklerden bahsedelim. Menşevikler ne 1905, ne de 1917‘de Sovyetlere karşı hiçbir zaman iktidar bağlantılı bir tavır almadılar. Devrimin burjuva karakteri konusunda 1905’te Bolşeviklerle aynı şeyi söylüyormuş gibi gözükmelerine rağmen, aralarında çok önemli bir fark vardı. Menşevikler sınıf mücadelesini hiçbir zaman nihai hedefine doğru itelemek, bunun için mücadelenin kendisinin bilinçsiz olarak sunduğu fırsatları bilince çıkarmak için çabalamadılar. Onun için kurulmasında her iki seferinde de Bolşeviklerden daha atak davranmalarına rağmen, Sovyetlerin tarihsel önemini fark etmediler ve hep geçici organlar olarak gördüler. Onların amacı burjuva demokratik özgürlüklerin bulunduğu bir Rusya’da, Batı Avrupa’daki kitlesel işçi partileri gibi (özellikle ASDP) bir parti olmaktı. Sovyetler bunu sağlayacak, bu özgürlükleri garantiye alacak ve sonra yerini burjuva demokratik kapitalist bir cumhuriyete bırakacak organlar olacaklardı. Hem Sovyet’ten hem de Geçici Hükümetten yana olmaları nedeniyle 1917 Şubat-Ekim arasında tarihin Rus işçi sınıfına çok özel bir rol biçtiği bu dönemde sürekli olarak sınıfın gözünden düştüler, etkinliklerini yitirdiler.
1917 Sovyetleri ve Lenin
O sırada İsviçre’de sürgünde bulunan Lenin, 7-26 Mart tarihleri arasında 5 mektup yazar. Birinci mektupta savaşın meydana getirdiği dünya tarihsel koşulların Rus devrimini nasıl bu kadar hızla sonuca ulaştırdığını, yeni hükümetin İngiliz ve Fransız, emperyalizminin ajanı olduğunu dolayısıyla savaş yanlısı ve devrimin kazançlarının düşmanı olduğunu anlatır.
Bu hükümet ile -şu andaki savaş söz konusu olduğunda milyar dolarlık ‘İngiltere ve Fransa firmasının temsilcisinden başka bir şey değildir yan yana proletaryanın ve şehir ve kır nüfusunun bütün yoksul kesiminin çıkarlarını temsil eden gayrı resmi, henüz tam gelişmemiş ve öbürü ile kıyaslandığında zayıf olan işçilerin hükümeti yükseldi. Bu Petrograd’daki İşçi Temsilcileri Sovyet’idir ve askerlerle, köylülerle ve aynı zamanda köylülerden daha çok, şüphesiz, tarım işçileri ile özellikle ve birincil olarak tarım işçileri ile bağlantılar arıyor.59
İşçi Temsilcileri Sovyet’i işçilerin bir örgütüdür, embriyon halindeki işçi hükümetidir, nüfusun yoksul kesiminin bütün kitlesinin çıkarlarının, yani nüfusun onda dokuzunun temsilcisidir ve barış, ekmek ve özgürlük için mücadele etmektedir.60
Bizimki bir burjuva devrimidir, bu yüzden, işçiler burjuvaziyi desteklemeli diyor Potresovlar, Gvozdyovlar, Çekitzeler, Plehanov’un dün dediği gibi.
Bizimki bir burjuva devrimidir, diyoruz biz Marksistler, bu yüzden işçiler burjuva politikalarının aldatmacasına halkın gözlerini açmalıdırlar, onlara bu sözlere inanmamalarını bütünüyle kendi güçlerine, kendi örgütlerine, kendi birliklerine ve kendi silahlarına bağımlı olmalarını öğretmelidirler.
Oktobristlerin ve Kadetlerin, Guçkovların ve Miyukovların hükümeti, samimi olarak istese bile (sadece çocuklar Guçkov ve Luvov’un samimi olduklarına inanabilir) halka ne barış, ne ekmek ne de özgürlük veremezler.61
Hükümete karşı acil tavra ilişkin ‘taktik problemlerin’ daha sonraki makalede tartışılacağını söyleyen Lenin, o andaki durumun ‘devrimin birinci aşamasından ikinci aşamasına bir geçiş’ olduğunu söyleyerek proletaryanın müttefiklerini şöyle sıralar:
…birincisi, sayısı milyonlara varan Rusya’nın nüfusunun ezici çoğunluğunu meydana getiren geniş yarı proleter kitleler ve kısmen küçük köylü nüfus. Bu kitle için barış, ekmek, özgürlük ve toprak elzemdir.
Bu kitlenin kaçınılmaz olarak burjuvazinin, özellikle de küçük-burjuvazinin (Sağ Menşeviklerin ve Sosyalist Devrimcilerin radikal demokratizmi) etkinliği altında olduğunu söyleyen Lenin,
Şimdi yeni düzenin göreli özgürlüğünden ve İşçi Temsilcileri Sovyetlerinden yararlanmalı ve her şeyden önce bu kitleyi aydınlatmalı ve örgütlemeliyiz -bu en ivedi görevlerimizden biri. Bu bağlamda sadece tarım işçilerinin kendi ayrı Sovyetlerini kurmaları için değil, fakat mülksüz ve en yoksul köylülerin de iyi halli köylülerden ayrı olarak örgütlenmeleri için çabalayacağız.62
Rus proletaryasının ikinci müttefikinin ise savaşan ülkelerin ve genel olarak bütün ülkelerin proletaryası olduğunu söyleyen Lenin, mektubu şöyle bitirir:
Bu iki müttefikle, şu andaki geçiş durumunun özelliklerinden yararlanarak, proletarya önce Guçkov-Milyukov yarı monarşisinin yerme demokratik cumhuriyete ve köylülüğün toprak sahipleri üzerindeki zaferine ve sonra savaştan yorulmuş halka barış, ekmek ve özgürlüğü yalnız onun verebileceği sosyalizme ilerleyebilir.63
Bu mektup Pravda’da, epey kesilerek yayınlanır. Nedenini anlamak kolay, pratik bir alternatif sunmamakla beraber Lenin kesinlikle Geçici Hükümet’e karşıdır, kurucu meclisten bahsetmemektedir ve sosyalizme geçiş sürecinin yaşandığını ileri sürmektedir.
9 Mart’ta yazdığı ikinci mektup ve daha sonrakiler de Pravda’da yayınlanmayacaktır.
İkinci mektup tamamen The Times, Le Temps ve Neue Züricher Zeitung’a, Rusya üzerine okuduğu son haberlerin bilgisi ile yazılmıştır. Ve mektup emperyalist Avrupa burjuvazisinin daha, şimdiden Rusya’daki durumu ‘anarşi’, ‘düzensizlik’, devrimin getirdiği ‘kargaşa olarak değerlendirmesine, kapitalistlerle Çar’ın anlaşarak ‘düzeni tesis etmesi’ dileğine karşı öfke ile doludur. Dolayısıyla proletaryanın düzeni -barış, ekmek, özgürlük tesis etmeye muktedir olduğunu anlatır:
Devrim proletarya tarafından yapıldı. Kahramanlığını gösterdi, kanını akıttı, kendisi ile birlikte ezilenlerin ve yoksulların geniş kitlelerini sürükledi; ekmek, barış ve özgürlük talep ediyor; Cumhuriyet talep ediyor, sosyalizme sempati ile bakıyor kırların işçileri, köylerin ve şehirlerin en yoksul kesimi tarafından desteklenen bir proletarya cumhuriyeti barışı getirebilir, ekmek, düzen ve özgürlüğü sağlayabilir.64
Evet gündeme hızla kimin düzeni kurulacak sorusu gelmektedir ve Lenin bunun şiddetle farkındadır. Fakat hâlâ İşçi Sovyetleri Hükümeti’ demez. Çünkü Lenin’in bulunduğu yerdeki koşullar Sovyet’i gereğince tanımasına elvermemektedir.
11 Mart’ta yazılan üçüncü mektup doldurulması gereken ve o andaki konumu, devraldığı siyaset ve yönetme mirası nedeniyle burjuvazinin doldurmaya aday olacağı gözüken boşluğu proletaryanın hasıl dolduracağını anlatır. İlk defa 1871-1905 ve 1917 arasında paralellikler kurar, Marks’ın ‘İç Savaş’ta önerdiklerine uygun olarak yeni devletin özelliklerine değinir. İşçi Sovyet’lerinden bahsetmesine rağmen, bunlara hâlâ iktidar fonksiyonu yüklememektedir.
Devrimci zamanlarda nesnel durumun hayatın genel akışımdaki gibi ani ve beklenmedik bir şekilde değiştiğinin farkına varmak önemlidir. Ve biz taktiklerimizi ve acil görevlerimizi verili anın özgün karakteristiklerine uydurabilmeliyiz. 1917 Şubat’tan önce acil görev cesur devrimci-enternasyonalist propaganda yürütmek, yığınları kavgaya çağırmak, ayağa kaldırmak idi. Şubat-Mart günleri ivedi düşmanı, Çarlığı bertaraf etmek için fedakâr mücadelenin kahramanlığını gerektiriyordu. Şimdi devrimin birinci aşamasından ikinci aşamasına, Çarlıkla ‘uğraşmaktan’ Guçkov Milyukov toprak sahibi ve kapitalist, emperyalizmle ‘uğraşmaya’ geçiş durumundayız. Acil görev, örgütlenmedir, sadece alışılmış anlamdaki çalışma ile alışılmış Örgütleri kurmak için değil, fakat ezilen sınıfların daha önce görülmemiş genişlikteki kitlelerini, devletin askerî, siyasal ve ekonomik işlevlerini görecek bir örgüte çekmek anlamında.65
Halbuki Rusya’da Sovyetler tam da bu görevleri yapmaya başlamıştır!
12 Mart’ta yazılan dördüncü mektup Maksim Gorki’ye dair aldığı bir gazete haberine tepki ile başlar. Neue Züricher Zeitung, İsveç’teki Gorki’nin Geçici Hükümet’i kutlayan bir telgraf çektiğini haber vermektedir. Telgraf özellikle barış talep etmekte ve Geçici Hükümet’in erken bir barışı sağladığı takdirde sadece Rusya’ya değil, bütün insanlığa büyük bir hizmette bulunmuş olacağını söylemektedir.
Baştanbaşa alelade ön yargılarla doldurulmuş bu mektubu insan derin üzüntü ile okuyor. Bu satırların yazarı Capri’deki toplantılarda Gorki’yi siyasal hataları yüzünden uyarmak ve eleştirmek için pek çok fırsata sahip olmuştu. Gorki, o taklit edilemez cazip gülüşü ile bu eleştirileri savdı ve samimi bir açıklamada bulundu: ‘Biliyorum kötü bir marksistim. Ayrıca biz sanatçılar hepimiz biraz sorumsuzuz.’ Buna karşı çıkmak mümkün değil.66
Bu girişten sonra savaşa tutuşan emperyalistlerin Türkiye’yi, özellikle İstanbul’u, Ermenistan’ı, Arnavutluk ve Galiçya’yı paylaşmadan bu savaşı bırakmayacaklarını, onlardan barış beklemenin boşuna olduğunu anlatır. Ve sonunda, eğer siyasal iktidar Rusya’da İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetleri’nin elinde olsaydı, bu Sovyetler ve onlar tarafından seçilen Bütün Rusya Sovyet’i Parti’nin bir barış programını hayata geçirebilirdi diye bitirir. İşçilere ve köylülere seslenerek:
Kendiniz karar verin, eğer büyük 1905 devriminin yaşayan anıları ile donanmış Rus halkı tam özgürlüğü kazanır ve bütün siyasal gücü İşçi ve Köylü Temsilcileri Sovyetlerine devrederse, savaş devam edebilir mi, yeryüzündeki kapitalist egemenlik devam edebilir mi?67
26 Mart’ta yazılan son mektup daha önceki mektuplarda yazılanları özetleyerek proletaryanın acil görevlerini sıralar:
Bu adımlar zorunludur, şimdinin savaş koşulları tarafından yaratılmışlardır. Bütünlükleri ve gelişmeleri içinde bu adımlar sosyalizme geçişe işaret edeceklerdir. Rusya’da sosyalizme bir hamlede, geçiş önlemleri olmaksızın varılamaz, fakat böylesi geçiş önlemlerinin sonucunda ulaşılabilir elzem bir hale gelmiştir. Bu bağlamda, kırsal alanlarda, özel İşçi Temsilcileri Sovyetlerini, yani tarımdaki ücretli işçilerin, diğer köylü temsilcileri Sovyetlerinden ayrı olarak, Sovyetlerini acilen örgütlemek görevi en aşırı acillikte bir sorun olarak öne çıkmaktadır.68
Nisan Tezleri
Lenin 3 Nisan’da Rusya’ya döndüğünde Geçici Hükümet’in tamamen kukla olduğunu, asıl gücün Sovyetlerde olduğunu derhal görecek ve belirleyici sloganı saptayacaktı: Bütün İktidar Sovyetlere! Ünlü Nisan Tezleri özetle şunları söylüyordu:
- Lvov ve ortakları hükümeti altında Rusya açısından savaş emperyalist bir savaştır ve ‘devrimci savunmacılığa en küçük bir taviz bile verilemez.
- Rusya’da şu andaki özgün durum ülkenin devrimin birinci aşamasından –proletaryanın yetersiz sınıf bilinci ve örgütlenmesi yüzünden iktidar burjuvazinin elindedir; iktidarı proletaryanın ve köylülerin en yoksul kesimlerinin ellerine verecek– ikinci aşamasına geçmekte olduğudur.
- Geçici Hükümet’e destek yok; vaatlerinin yalan olduğu açığa çıkarılmalı, özellikle ilhaklara karşı çıkışı.
- Kitlelerin, İşçi Temsilcileri Sovyetlerinin mümkün tek devrimci iktidar biçimi olduklarını görmeleri gerekmektedir. Bu yüzden de görevimiz sabırlı, sistemli ve ısrarlı bir şekilde bu hükümetin taktiklerinin yanlışlığını açıklamaktır, bu açıklama onların pratik ihtiyaçlarına uyarlanmış olmalıdır.
- İşçi Temsilcileri Sovyet’inden parlamenter cumhuriyete dönüş geri bir adım olacaktır.
Tezler yalnızca Lenin’in imzasıyla yayınlandılar; bir tek Bolşevik örgüt, grup veya kişi ona katılmamıştı. Ve Pravda’nın Yazı Kurulu üyeleri Lenin’in yalnızlığını ve kendilerinin ondan bağımsızlığını vurgulamayı gerekli bulmuşlardı. ‘Lenin’in genel şemasına gelince’ diyordu Pravda ‘burjuva demokratik devrimin bittiği varsayımından hareketle bu devrimin ivedilikle sosyalist bir devrime dönüşeceğini hesap ettiği sürece bize kabul edilmez gözükmektedir.69
Lenin burjuva demokratik devrimin tamamlandığını şöyle anlatır:
Devrimden sonra iktidar farklı bir sınıfın, yani, burjuvazinin ellerindedir. Devlet iktidarının bir sınıftan diğerine geçişi, bir devrimin ilk, birincil ve temel işaretidir, terimin hem sıkı bilimsel ve hem de pratik politik anlamıyla. Bu ölçüde, burjuva veya burjuva demokratik devrim Rusya’da tamamlanmıştır.70
Lenin özetle şunu anlatıyordu: iktidarın sınıfsal bileşimi itibariyle burjuva demokratik devrimin, burjuva kısmı tamamlanmıştır, demokratik kısım ise burjuva iktidara destek olan Sovyetlerde kendini ifade etmektedir. Bu kısmın tamamlanması ancak sosyalizme geçişle birlikte ve Sovyet iktidarı ile tamamlanacaktır. Tartışmalar müthiş bir hızla ve sıcaklıkla sürer. 24-29 Nisan’da yapılan 7. Parti Konferansı bittiğinde Lenin, partiyi kendi yanma kazanmıştır.
Sovyet Devleti
Mayıs ayından itibaren başta büyük şehirler olmak üzere Bolşeviklerin İşçi ve Asker Sovyetlerindeki etkinliği artmaya başlar. 25 Ekim’de 2. Bütün Rusya Kongresi toplandığında, bir gece önce Petrograd Sovyet’i şehri ele geçirmiştir. Kongrede 402 İşçi ve Asker Sovyet’i temsil edilir. 650 delege içinde Bolşevikler çoğunluğu, oluşturmaktadırlar. Hakkında bilgi, olan 366 Sovyet örgütünden 255’i (%69,6’sı) ‘Bütün İktidar Sovyetlere!’ sloganını, Sl’i (%22,1) ‘Bütün İktidar Demokrasiye’ veya ‘Kadetsiz koalisyon’ sloganını desteklediler, 30’u (%8,3) kararsızdılar.71
3. Bütün Rusya Sovyet Kongresi 28 Ocak 1918’de toplanır. 3 gün sonra ise Köylü Sovyetleri Kongresi ile birleşir. Birleşik Kongre’deki 942 delegeden sadece 52’si muhalif idiler. Lenin daha sonra 710 delegenin 434’ünün (%61) Bolşevik olduğunu yazmıştır.72
Birleşik Kongre yeni devletin adım ‘Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ koyar ve kendisini en yüksek iktidar organı ilân eder.
Sovyet devriminde, Batı’daki burjuva devrimlerinde olduğu gibi hararetli anayasa tartışmaları hemen hiç gündeme gelmedi. Çünkü yeni devrimin, birbiriyle kıyasıya dövüşmüş sınıfların sonunda ulaştıkları denge noktasını ve bu noktada bir tarafın diğer tarafa verdiği aslolarak ezenlerin ezilenlere tavizleri veya diğer taraftan bakacak olursak bir tarafın ezilenlerin diğerinin iktidarının sınırlarına işaret eden bir uzlaşma belgesi olan bir anayasaya ihtiyacı yoktu.
Devrimin ilk aylarının coşkunluğunun anayasal biçimlere pek aldırdığı yoktu. Anayasa taslağının hazırlandığı dönem hem ekonomik hem de dış politikada çok ciddi ve devamlı bir kriz dönemi idi ve rejimin varlığını tehdit ediyor, küçük meselelerle uğraşmaya zaman bırakmıyordu. Sonuç olarak anayasa taslağı, hazırlandığı cumhuriyet yönetenleri tarafından dünya çapında sosyalist cumhuriyete veya cumhuriyetler federasyonuna giden yolda kısa bir geçiş aşaması olarak görülüyordu.73
Sovyetler 4. Bütün Rusya Kongresi’ne gelindiğinde, Mart 1918’de ortada hâlâ tamamlanmış bir taslak yoktu.
1 Nisan 1918’de, Bütün Rusya Yürütme Komitesi kısa bir tartışmadan sonra anayasa taslağını hazırlayacak bir komisyon kurmaya karar verdi. Komisyonun başkanı, Bütün Rusya Yürütmesinin başkanı olan Sverdlov idi. Diğer üyeler Stalin tek hükümet üyesi ve partinin ulusal sorun uzmanı, -Bukharin ve Pokrovsky ünlü bir Marksist tarihçi idi — Steklov İzvestiya’nın editörü ve bazı bakanlıkların temsilcileri idiler. 3 Temmuz 1918’de taslak bitti ve Sovyetler 5. Bütün Rusya Kongresi’ne gelmeden önce Parti Merkez Komitesi’nin onayına sunuldu.
İlk dört bölümü 3. Bütün. Rusya Sovyetler Kongresi’nde kabul’ edilen ‘Ezilen ve Sömürülen Halkın Hakları Bildirisi’nden alınan genel prensiplere ayrılmıştı. 5. Bölüm bir dizi genel önermeye ayrılmıştı. Örneğin, cumhuriyetin federal karakteri; devletin ve okulun, kiliseden ayrılması; gazeteler, broşürler ve kitaplar yayınlayabilmenin teknik olanaklarının ve aynı zamanda toplantı salonlarının hizmetlerine verilmesi garanti altına alınarak işçilere söz, fikir ve toplantı özgürlüğü; bütün yurttaşların ‘çalışmayan yemeyecek’ prensibi gereğince çalışma zorunluluğu; cumhuriyetin savunulması için bütün işçilere askerlik hizmeti zorunluluğu; siyasal ve dinsel nedenlerden dolayı takibat altında bulunan yabancılara1 sığınma hakki; ırk ve milliyet temelindeki bütün ayrımcılığın kaldırılması.
6’ıncı ve 8’inci bölümler merkezi örgütlenme ile ilgiliydi. En yüksek güç kaynağı her 25 bin seçmene bir delegenin düştüğü şehir Sovyetleri ve her 125 bin seçmene bir delegenin düştüğü taşra Sovyetleri delegelerinden oluşan Bütün Rusya Sovyet Kongresi idi. Bütün Rusya Sovyet Kongresi’nin seçtiği Bütün Rusya Merkez Yürütme Komitesi’nin 200 üyesi, kongrenin toplantı halinde bulunmadığı zamanlarda kongre adına yetki kullanacaktı. Bütün Rusya Merkez Yürütme Komitesi, Halk Komiserleri Konseyi’ni atayacaktı. Halk Komiserleri Konseyi’nin işlevi ‘Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin işlerinin genel idaresi’ idi, ama aynı zamanda, ‘kararname, emir ve talimatnameler’ yasa değil yayınlayabilirdi.
13’üncü Bölüm oy hakkının sadece yaşamlarını üretimle veya topluma faydalı çalışma ile kazananlara, askerlere ve sakatlara veriyor ve işçi istihdam edenlere, rantiyelere, özel ticaret erbabına, keşişlere ve rahiplere, eski polis teşkilâtının memur ve ajanlarına oy hakkı vermiyordu.74
Lenin’e göre yeni devlette genel oy hakkının olmaması ilkesel anlam taşımıyordu. O bunun “sadece bir Rus sorunu olduğunu” defalarca belirtir. Başka ülkelerde genel oy hakkı ve Sovyet devletinin birlikte olabileceğini söyler.75
Bu anayasa tarihte ilk defa ortaya çıkan bir devlet tipinin sınıf ilişkilerinin siyasal hukuksal ifadesiydi. Kabalıkları ve eksiklikleri ile beraber ve onlara rağmen demokrasisini bambaşka zeminler üzerinde tarif ediyordu ve kendisini sadece bir başlangıç olarak değerlendiriyordu. Ayrı zeminlerde tarif edilmiş ve zorlanmadan, tarifini dejenere etmeden yaşayabilecek rejimler çıkmadığı sürece serpilebileceğine inanmıyordu.
Dipnotlar:
- Oskar Amveiler; Die Raetebewegung in Russland 1905-21, E.J. Brill, Leideru 1958, s. 27
- O. Anweiler; ibid, s. 29
- O. Anweiler; ibid, s. 31
- O. Anweiler; ibid, s. 32
- Tony Cliff; Lenin, Vol. 1, Pluto Press, London, 1975, s. 153
- Tony Cliff; ibid, s. 153
- O. Anweiler; ibid, s. 42
- O. Anweiler; ibid, s. 43
- O. Anweiler; ibid, s. 44
- O. Anweiler; ibid, s. 49
- O. Anweiler; ibid, s. 54
- Leon Troçki; 1905, Pelican Books, London, 1973, s. 123
- Leon Troçki; ibid, s. 65
- O. Anweiier; ibid, s. 60
- O. Anweiier; ibid, s. 58-59
- L. Troçki; ibid, s. 267
- T. Cliff; ibid, s. 161
- Novaya Zizn, sayı 7, aktaran O. Anweiler, ibid, s. 95
- Novaya Zizn, sayı 7, aktaran O. Anweiler, ibid, s. 96
- Lenin, Toplu Eserler, İngilizce Baskı, Cilt 10, 1972, s. 19
- Lenin; ibid, s. 21
- Lenin; ibid, s. 21
- Lenin; ibid, s. 302
- Lenin; ibid, s. 72
- Lenin; Toplu Eserler, İngilizce Baskı, Cilt 11, 1972, s. 124-25
- L. Troçki; ibid, s. 266
- L. Troçki; ibid, s. 268
- L. Troçki; ibid, s. 269
- L. Troçki; Sürekli Devrim, Köz Yayınları, İstanbul, s. 236
- John L.H. Keep; The Russian Revolution, Weidenfield and Nicolson. Lc don, 1976, s. 49
- John L.H. Keep; ibid, s. 49
- O. Anweiler; ibid, s. 121
- Lenin; ibid, Cilt 21, s. 401-02
- O. Anweiler; ibid, s. 123
- Lenin; ibid, s. 402
- T. Cliff; Lenin, Vol. 2, Pluto Press, 1976, London, s. 77
- Tsuyoshi Hasegawa; The Bolsheviks and The Formation of the Petrograd Soviet in the February Revolutıon, Soviet Studies, Vol. 29, The University of Glasgow, 1977, s. 91
- Aktaran T, Hasegawa; ibid, s. 91 -39 Aktaran T. Hasegawa; ibid, s. 91
- Aktaran T, Hasegawa; ibid, s. 91 -39 Aktaran T. Hasegawa; ibid, s. 92
- T. Hasegawa, ibid, Ek, Belge C, s. 106-07
- T. Hasegawa; ibid, s. 93
- Aktaran T. Hasegawa; ibid, s. 93
- Aktaran T. Hasegawa; ibid, s. 95
- Giterman V. Geschichte Russlands, Hamburg 1949. Aktaran O. Anwelîer, s. 129
- L. Troçki; The History of the Russian Revolution, Pluto Press, London 1977, s. 177
- John L.H. Keep; ibid, s. 117-8
- L. Troçki; ibid, s. 177
- John L.H. Keep; ibid, s. 125
- John L.H. Keep; ibid, s. 127
- John L.H. Keep; ibid, s. 129
- John L.H. Keep; ibid, s. 131-132
- D.A. Longley; The Divisions in the Bolshevik Party in March 1917, Soviet Studies, Vol. 34, The University of Glasgow, 1973, s. 6
- D.A. Longley; ibid, s. 63
- D.A. Longley; ibid, s. 65
- D.A. Longley; ibid, s. 87
- D.A. Longley; ibid, s. 68-69
- D.A. Longley; ibid, s. 70
- D.A. Longley; ibid, s. 68
- Lenin, Toplu Eserler, Cilt 23, İngilizce Baskı, 1977, s. 304
- Lenin; ibid, s. 304
- Lenin; ibid, s. 306
- Lenin; ibid, s. 307
- Lenin; ibid, s. 307-308
- Lenin; ibid, s. 310
- Lenin; ibid, s. 331
- Lenin; ibid, s. 333
- Lenin; ibid, s. 339
- Lenin; ibid, s. 341
- Sukhanov, The Russian Revolution 1917; London, 1955, s. 299. Aktaran T. Cliff; ibid, s. 124
- Lenin; Toplu Eserler, İngilizce Baskı, Cilt 24, 1977, s. 44
- Aktaran O. Anweiler; ibid, s. 243
- O. Anweiler; ibid, s. 272, 52 numaralı dipnot
- E.H. Carr; The Bolshevik Revolution-1, Pelican Books, 1977, s. 134
- E.H. Carr; ibid, s. 135-36
- Lenin; Seçme Eserler, Almanca Baskı, Cilt 2, s. 435. Aktaran O. Anweiler; ibid, s. 282