Parasal ve Askeri: Kidron’un Sürekli Silahlanma Ekonomisini Yeniden Düşünmek

Joseph Choonara

Marksist politik ekonomi, savunmanın iktisadıyla iki açıdan ilgilenir.1 Bir yandan Marksizm, emperyalizm teorilerine dayanarak çağdaş kapitalizmde savunma harcamalarının kapsamı ve faaliyet alanı hakkında açıklamalar sunmuştur.2 Öte yandan, iki dünya savaşında ve onu izleyen Soğuk Savaş’ta askeri harcamalardaki hızlı artışın ardından, savunma harcamalarının kapitalizmin politik ekonomisini daha geniş anlamda şekillendiren bir faktör olduğu öne sürülmüştür.

İkincisinin kayda değer bir örneği, bu derginin eski editörlerinden merhum Michael Kidron’un çalışmalarında bulunur. İlk olarak 1960’ların başında formüle edilen Kidron’un sürekli silahlanma ekonomisi teorisinde (SSE), silahlanma harcamaları kapitalizmin İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki otuz yılda – Jean Fourastié’nin deyişiyle “les trente glorieuses” (görkemli otuz)– yaşadığı uzun ekonomik büyümeyi açıklamakta merkezi bir öneme sahipti.3 Kidron’un yaklaşımı, Marksist politik ekonominin, yerleşik geleneklere karşı çıkan bir biçimde yeniden incelenmesini içeriyordu. Kapitalizm, sadece Karl Marx’ın zamanından beri değil, Lenin, Rosa Luxemburg ve Nikolai Buharin gibi emperyalizm üzerine temel çalışmalar ortaya koyan bir sonraki kuşak Marksistlerden bu yana değişmişti. Kidron da bu değişmiş kapitalizme Marksist politik ekonomiyi uyguluyordu. Bu girişiminin temelinde entelektüel meraktan ziyade dönemin sosyalist siyasal faaliyetine yön verme amacı bulunuyordu.

SSE teorisi, Marksist politik ekonomi içinde tartışmalara yol açtı ve 1992 gibi geç bir tarihte “Sürekli Silahlanma Ekonomisi” Michael C. Howard ve John E. King’in güvenilir eseri History of Marxian Economics’in [Marxçı İktisadın tarihi] ikinci cildinde bütün bir bölüm oluşturacak kadar önemini korudu.4 Çeyrek asır sonra Kidron, radikal politik iktisatçılar arasında bile zar zor tanınıyor.5 Bununla birlikte, Kidron’un seçilmiş yazılarının yeni bir baskısı, genç neslin onun analizine ulaşmasını sağlıyor.6 Bunun ışığında, bu makale, Kidron’un geliştirdiği teoriyi, Troçkist çevreler içerisindeki tartışmalarda bulunan kökenini ve onun özgünlüğünü göstererek sunacaktır. Makale, SSE’nin etrafındaki kimi tartışmaları ortaya koyacak, Kidron tarafından formüle edilen teorideki gerçek sorunları kabul edecek, aynı zamanda daha sonraki literatürün çoğunda onun yetersiz tüketim teorisyeni olarak yanlış bir biçimde resmedilmesine itiraz edecektir. Daha sonra SSE’yi bir atık – ya da daha doğrusu üretken olmayan tüketim – teorisi olarak yeniden formüle etmeye çalışacak ve bunun SSE’nin çeşitli eleştirileri karşısında sürdürülebilir bir yaklaşım olduğunu gösterecektir.

Kökenleri

Kidron, 1940’ların sonlarındaki İngiliz Troçkist hareketinin kriziyle ortaya çıkan ve daha sonraları International Socialists (IS) [Enternasyonal Sosyalistler] olarak bilinen Socialist Review [Sosyalist Eleştiri] Grubu’nun (SRG) önde gelen teorisyenlerinden biriydi. Bu görevi 1946’da İngiltere’ye göç eden ve daha çok Tony Cliff takma adıyla tanınan Filistinli Yahudi Marksist eniştesi Ygael Gluckstein ile beraber yerine getirdi.7 IS, 1968’de öğrenciler ve işçilerin isyanıyla geçen bir yılın ardından 1000 üyeye ulaştığında, aşırı solda önemli bir güç haline gelecekti.8 Sonunda 1977’de Sosyalist İşçi Partisi (SWP) adını aldı. 1968’den önce IS, ortodoks Troçkist teoriyi yeniden ele almasıyla dikkat çeken küçük, gevşek bir şekilde örgütlenen bir gruptu.

Bu sürecin ilk meyvesi Cliff ’in “bürokratik devlet kapitalizmi” teorisiydi. Troçki, 1940’taki suikastından önceki yıllarda, Sovyetler Birliği’nin 1917 işçi devriminin maddi mirasını koruyan ancak istikrarsız bir Stalinist bürokrasinin başkanlık ettiği “yozlaşmış bir işçi devleti” olduğu konusunda ısrar etmişti.9 Buna karşılık Cliff, 1920’lerin sonunda tam teşekküllü bir karşı devrimin gerçekleştiğini savundu.10 Stalinist bürokrasi kendisini yeni bir egemen sınıf olarak kurmuştu. Sovyetler Birliği içeride, piyasa dışı mekanizmalar kullanarak kaynak tahsis eden dev bir fabrika gibi işlev görüyordu, ancak dışarıda emperyalistler arası rekabet karşısında askeri ve sanayi temelini kurmak zorundaydı. Bu, Sovyetler Birliği’ne Batı’da olduğuna benzer bir sömürü ve sermaye birikimi modelini dayatarak, bir özel kapitalist sınıfın yokluğunda da olsa onu kapitalist bir devlet kalıbına zorladı. Cliff ’in analizi ilk olarak 1948’de, çok geçmeden iç bölünmelerle çökecek olan Troçkist Revolutionary Communist Party’nin [Devrimci Komünist Parti] kitap uzunluğunda bir iç bülteni olarak yayımlandı. 1950 yılına gelindiğinde, Cliff ’in destekçileri partinin esas devamcısı olan Gerry Healy’nin “The Club”ından çıkarıldı.11 Üç yıl sonra, 1930›da Cape Town’da doğan bir başka Yahudi Marksist olan Kidron İngiltere’ye geldi. Kidron, Cliff ile yoğun tartışmaların ardından SRG ile çalışmaya başladı.12

Bu örgütsel bağlam önemlidir, çünkü Kidron için başlangıç noktası politik ekonomiye soyut bir ilgi değil, çağdaş politik durumu açıklamaya duyduğu ihtiyaçtı. Troçki’nin geç dönem öngörülerinden bir diğeri de kapitalizmin “ölüm döşeğinde” olduğu, “çürüyen kapitalizm çağında … sistematik toplumsal reformlar ve kitlelerin yaşam standartlarının yükseltilmesi tartışması yapılamayacağı” idi.13 Savaştan sonra ortodoks Troçkizm, sistemin çöküşe doğru yaklaşacağını öngörmeye devam etti, ancak Kidron İngiltere’ye geldiğinde kapitalizmin ekonomik büyüme evresinde olduğu aşikardı.14 Buna verilen bir yanıt, kapitalizmin Marksist politik ekonominin belirlediği kriz eğilimlerini aştığını kabul etmekti. Buna karşılık Kidron, sistemin çağdaş özelliklerini kabul ederken Marx’ın analiz yöntemini kapitalizme yeniden uygulayarak hem yükselişi hem de bu yükselişin sınırları açıklamaya çalıştı.

SSE’yi formüle ederken Kidron, daha önce sola nüfuz etmiş olan bir dizi teoriyi kullandı ve bu teorileri eleştirdi.15 Kidron’u kaleme sarılmaya iten faktörlerden biri, araştırmacı gazeteci Fred J. Cook’un “savaş devleti” hakkındaki yazılarında örneklenen eski ABD başkanı Dwight D. Eisenhower’ın “askeri-endüstriyel kompleks” olarak adlandırdığı olgu üzerine oluşan yeni literatürdü.16 Cook, ABD’nin topyekun savaşı devam ettirmeye tasarlanmış bir sanayi sistemi inşa etmeye ve onu sürdürmeye kararlı olduğunu iddia etti:

Sadece İkinci Dünya Savaşı, Büyük Buhran’ın travmasını hafifletmişti; sadece büyük askeri harcamalar tam istihdam ve gerçek refah getirmişti. Büyük ticari çıkarlar … generaller ve amirallerle bir savaş dönemi ortaklığı kurmuştu … ne iş dünyası ne de ordu böyle bir refah görmüştü. Ne de insan, altın yumurtlayan kazı öldürmek isteseydi böyle bir refahı görebilirdi… Ekonomik kişisel çıkarlar, benzeri görülmemiş seviyelere çıkarılan askeri bütçenin sürdürülmesine bağlı hale geldi; bu performans, ancak her zaman var olan bir tehditle haklı gösterilebilir vekorunabilirdi.17

Cook, bu askeri harcama patlamasının başlangıçta, en azından üretimin yoğunlaştığı alanlar için istihdamı ve refahı artırmanın Keynesyen etkisine sahip olabileceğini öne sürse de askeri harcamaların nihayetinde “ekonomi için bir engel” olacağını savundu.18 Burada, Kidron’un yazdıklarından farklı olarak, askeri harcama sistemi, emperyalistler arası rekabetten ziyade, öncelikle iç çıkarlar nedeniyle kendi kendini idame ettiren bir sistem olarak görülüyordu. Yine de silah harcamalarının çelişkili etkileri sorusu, henüz Marksist politik ekonomi çerçevesinde olmasa bile ortaya atılmıştı.

Kidron’u belirgin biçimde etkileyen başka bir kaynak, o dönemler antisemitik kabul ve işe alma politikaları uygulayan bir yönetim altında olan Massachusetts Institute of Technology’de [Massachusetts Teknoloji Enstitüsü] görev almak için daha sonra yasal soyadını Sard olarak değiştirecek olan ABD’li Troçkist Edward Solomon’un etkileyici yazılarıydı.19 Sard’ın “sürekli silahlanma ekonomisi” olarak adlandırdığı konuya ilişkin yazıları Walter J. Oakes ve T. N. Vance takma adlarıyla yayımlandı. Cliff ve Kidron gibi, Sard da sonunda Sovyetler Birliği’nin doğası konusunda ana akım Troçkizmden kopacaktı; bu bağlamda Sard, 1940 gibi erken bir tarihte Rusya’yı yeni bir “bürokratik kolektivizm” biçimi olarak tanımlayan Max Shachtman’ı takip etti.20 Sard kısa süre sonra örgütten uzaklaşmasına rağmen, 1941›den itibaren Shachtman’ın Workers Party [İşçi Partisi] belgelerindeki ”sürekli silahlanma ekonomisi” ifadesi zaman zaman ortaya çıkacaktı.21

1944’e gelindiğinde teorinin daha gelişmiş bir versiyonu şekillenmişti. Sard, ekonomik dönüşümü emperyalistler arası rekabet, özellikle de “Üçüncü Dünya Savaşı hazırlıkları” bağlamında temellendirdi.22 Savaş ekonomisi, Sard için barış zamanında bile savaş yürütme amacına yönelik önemli harcamaların meşrulaştırılmasıyla karakterize ediliyordu. Silah harcamaları, Kidron’un daha sonra iddia edeceği gibi, diğer egemen sınıflar tarafından küresel olarak sürdürülecekti. Biraz belirsiz bir şekilde ifade edilmesine rağmen, ekonomik sonuç, doğru devlet harcama düzeyinin, ekonomiye yayılmasına izin verilirse “ekonomik dengesizliğe” yol açacak birikmiş ödenmemiş emek (Marksist terimlerle “artık emek”) için bir çıkış noktası olarak işlev görebileceğiydi.23 Prensipte bu, New Deal (Yeni Düzen) gibi programlarla gerçekleştirilebilse de, bu tür harcamalar, silah harcamaları için mümkün olmayacak bir şekilde kapitalistlerin gazabına uğradı. Silah harcamalarının etkisi, ABD›yi kapitalist çıkarlara saldırmadan tam istihdam hedefine ulaştırmak olacaktı.

«Artık emeğin tüketim şekli ile ilgili herhangi bir sorun

… çözülebilir görünmektedir ve her halükârda ertelenebilir. Tufan gelebilir, ama bununla yüzleşecek olan

… gelecek nesildir”.24

Tartışmanın bu versiyonunda ortaya konan kesin kriz anlayışı belirsizdir. Sard, Marksist kriz teorilerini sıklıkla şekillendiren “kâr oranının düşme eğilimi yasasına” değinir.25 Fakat odak noktası bu kriz eğiliminin sonuçları üzerinedir: sınıflar arasındaki kutuplaşma ve sürekli savaş ekonomisiyle kısa vadede düzeltilebilen artan işsizlik. Teorinin 1944’teki versiyonunda mekanizmanın gerçekten Marksist mi, yoksa devletin tüketimi teşvik ettiği, etkin talebi artırdığı ve ekonominin yüksek istihdam seviyelerinde dengelenmesini sağladığı Keynesyen bir yaklaşımın bir çeşidi mi olduğu konusunda bir belirsizlik var. Göreceğimiz gibi, Kidron’un yaklaşımı da bu belirsizlikten tamamen arınmış değil.

Sard, burada yer alan üretim biçimlerini “üretken olmayan” olarak değerlendirdi.26 Marksist terimlerle “üretken olmayan”, artık emekten kaynaklanan ve kârın temelini oluşturan artık değer üretiminin yokluğunu ifade eder. Silah üretiminin aslında üretken olup olmadığı sorusu, Kidron da dahil olmak üzere sonraki Marksist analizcileri uğraştırdı. Sard ayrıca, bu harcamaların üretken olmaması nedeniyle yüksek istihdamın, yaşam standartlarının düşmesine mal olacağını öne sürdü. Bu, Kidron’un en azından başlangıçta yaşam standartlarının yükselmesini öngören SSE’deki görüşüyle çelişiyor. Bizzat Sard, kendi yaklaşımını 1950’lerin sonlarına doğru birçok ABD’li işçi için iyileşmiş olan durumla uzlaştırmak için çabaladı.27

1951’de Vance takma adıyla yayınlanan ve Oakes’i kimi zaman eleştirerek üçüncü şahısta biraz kafa karıştırıcı bir şekilde aktaran daha sonraki bir makale, analizi daha da geliştiriyor.28 Eski askerlere ve denizaşırı askeri yardımlara yapılan ödemeler de dahil olmak üzere, doğrudan ve dolaylı ABD “savaş harcamalarının”, 1949 için üretimin yüzde 10’undan biraz daha fazla olduğunu ve gelecek dört yıl içinde yüzde 20’nin üzerine çıkacağını tahmin ediyor.29 Sürekli silahlanma ekonomisinin temel dinamiği Sard’ın daha önceki çalışmalarını takip etse de önemli değişiklikler mevcut. Örneğin, sürekli savaş ekonomisinin işsizliği azaltmadaki etkisini vurgulamaya devam etmesine rağmen “Oakes’in sınıf kutuplaşma oranının yavaşlamasıyla ilgili kanısını tam olarak paylaşmıyoruz” yazıyor.30 Üstelik artık kalıcı yüksek üretim seviyeleriyle sonuçlanan yüksek sermaye birikimine daha fazla vurgu yapılıyor:

Esasında burjuvazinin kârını garanti altına alan devlet ile beraber devlet bürokrasisinde kalıcı bir büyüme var. Hem kâr hem de üretim, tıpkı istihdam gibi çok yüksek seviyelerde kalıyor. Bu bağlamda Oakes en ciddi hatasını yaptı, çünkü görünüşe göre kendi teorisinin çıkarımlarını tam olarak hesaba katmadı ve bu nedenle hem üretim hem de istihdamın gelecekteki seviyeleriniküçümsedi.31

Politik sonuçlar arasında, hayat pahalılığı konusundaki mücadeleler yer alıyordu. Bu mücadeleler çoğunlukla enflasyonun etkisi üzerine yürütülen kavga biçimini alıyordu. Sürekli hızlı birikim, enflasyonun ekonomiye içkin hale getirmişti. ABD emperyalizmi, Sovyetler Birliği’ni zapt etme çabalarında denizaşırı ülkelere askeri yardımı giderek arttıracaktı. Nihayetinde, devlet kendisini kapitalistler ve işçiler arasında bağımsız bir hakem olarak sunsa bile, kapitalist sınıf, devlet bürokrasisine giderek daha fazla nüfuz edecekti.

Sürekli silahlanma ekonomisinin bazen “Keynesçilik” olarak reddedildiği göz önüne alındığında, Vance makalesinin bir diğer önemli özelliği de John Maynard Keynes hakkındaki tartışmasıdır.32 Sard, diğer birçok Marksist gibi, Keynes’in sınırlarının “kârın kökenini ve doğasını tam olarak anlayamamasıyla” ortaya çıktığını belirtir:

Neden “etkin talebin” belirli aralıklarla “eksik” olduğu sorusu, kapitalizmin içsel işleyişi, emek değer teorisi, sermaye birikimi yasaları ve düşen ortalama kâr oranı gibi temel Marksist araçlar olmadan ulaşılması imkânsız bir kavrayış gerektirmektedir.33

Burada, kârlılık hareketlerine odaklanan Marksist kriz teorileriyle çok daha uyumlu bir Sard versiyonu görüyoruz. Sard’ın hesaplamaları, İkinci Dünya Savaşı’ndan 1950’ye kadar olan dönemde kâr oranlarının yüksek seviyelerde sürdürüldüğünü ve sürekli silahlanma ekonomisinin bu nedenle “burjuvazi için … hayat kurtarıcı” olduğunu öne sürüyor.34 Kârlar her türlü artık değeri kapsayacak şekilde genişletildiğinde örüntü daha açıktır, çünkü “kâr elde eden kapitalist, kapitalist sınıfın faiz, kira, telif ve anlamsız dolgun maaşlar toplayan daha asalak üyelerine önemli bir haraç ödemek zorundadır”.35 Sard şöyle yazıyor:

Sürekli silahlanma ekonomisi yalnızca ABD kapitalizminin kârlılığını onarmayı başarmakla kalmadı, aynı zamanda 1944’e kadar ortalama kâr oranını gerçekten arttırmayı sağladı. Bu nedenle, savaş harcamalarının toplam hasılaya oranı ile ortalama kâr oranı arasında kesin bir korelasyon vardır… (2) Ortalama kâr oranının düşüşünü öngören Marksist yasa, İkinci Dünya Savaşı›nın sona ermesinden sonra yeniden ortaya konuluyor. Ancak savaş harcamalarının toplam hasılata oranının yüzde 10 olarak korunması, kısa vadede, ortalama kâr oranını 1939’da veya hatta 1940’ta var olandan daha yüksek bir seviyede tutmak içinyeterlidir.36

Askeri harcamaların kapitalizmin hareket yasalarını kaldırmadan kârlılığı sürdürme kapasitesi Kidron’un SSE’inin temelinde yer alıyor. Bununla birlikte, Sard’daki mekanizma, sermayenin organik bileşimini azaltmak için savaş harcamalarının kapasitesi gibi görünmektedir (Marksist terimlerle, harekete geçirilen değişmez sermayenin değerinin değişir sermayeye oranı):

Savaş yıllarında sermayenin organik bileşimindeki düşüş, savaş harcamalarının toplam hasılata oranındaki büyük artış göz önüne alındığında şaşırtıcı değildir. Bu durum, savaş zamanında gerçekleşen emeğin üretkenliğindeki düşüşte, insan kuvvetine anormal güvenerek üretimi artırmanın fiziksel gerekliğinde, net özel sermaye oluşumundaki sert düşüşe ve proletaryayı artık değer oranında hafif bir düşüş gerçekleştirecek konuma getiren sınıf mücadelesinin değişimlerinde doğrudanizlenebilir.37

Artan bir organik bileşimin kendisini yeniden ortaya koymasını önlemek için, giderek daha büyük askeri harcamalara ihtiyaç vardır; gerçekten de bu, hem 1944 hem de 1951’de Sard’ın kaçınılmaz olarak gördüğü Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar ABD kapitalizmine açılan tek yol olarak tasvir edilmiştir.

Sard’ın eseri, Kidron’un 1957’de “Sürekli Silahlanma Ekonomisine Yaklaşımlar” başlıklı bir makale kaleme alan ortak mütefekkiri Cliff ’i etkilemiş gibi görünüyor.38 Bu kısa makale, yetersiz tüketime dayalı bir kriz anlayışını açıkça ilerleterek ve askeri harcamaların rolünü açıklamak için Keynesyen çarpan etkisine başvurarak Kidron’un eserinden ayrılır.39 Ancak Cliff, Sard’ın aksine, bu silah harcamalarının işçiler arasında yaşam standartlarının uzun süreli olarak yükselmesine olanak sağlamadaki rolünü vurgulamaktadır.

Cliff ’in makalesine benzer, ancak daha çok geliştirilmiş bir başka çalışma, ABD’li dergi Monthly Review ile ilişkili yazarların kaleme aldığı eserdir. Özellikle Paul Sweezy ve Paul Baran, Marksist kriz teorisinin özellikle yetersiz tüketimci bir versiyonunu inşa etme girişimleriyle iyi uyum sağlayan Keynesyen eğilimli bir silah harcaması okumasını vurgulayabilirler.40 Nitekim Ernest Haberkern, Sard’ı haksız yere “askeri Keynesçilik” teorisyeni olarak nitelendirerek, açıkça onun Monthly Review yaklaşımının öncüsü olduğunu öne sürmüştür.41 Bu etiket, tekellerin Marx’ın değer yasasını saptırarak tekel fiyatlarını belirleme ve fiyatları düşürmek için kendi endüstrilerine yatırım yapma isteksizliği nedeniyle elden çıkaramayacakları süper kârları çekme kapasitesini giderek daha fazla vurgulayan Sweezy için daha uygun.42 Bu, “artı”yı yalnızca üretim ve üretim maliyetleri arasındaki uçurum olarak tanımlayan bir “tekel kapitalizmi” teorisiyle sonuçlanır.43 David Harvey’in de belirttiği gibi, bu “Marx’taki ‘rekabet modelinin’ terk edilmesi kesinlikle değer yasasının da terk etmeyi gerektiriyor — ki Baran ve Sweezy buna tamamen hazırlar”.44

Bu yaklaşımda, yükselen artık ve artık “emilim” sorunları üzerinde durulmaktadır. Fazla yatırım veya fazla tüketim için sınırlı kapasite, geniş “atık” üretim alanlarını gerektirmektedir. Askeri harcamalar, Sweezy ve Baran için emperyalizmin gerektirdiği bir harcamadır ve ABD harcamaları, İkinci Dünya Savaşı’nda ortaya çıktığı gibi bu sistemdeki öncü rolünü yansıtmaktadır.45 Bununla birlikte, ortaya çıkan devasa askeri aygıt, sistemin durgunluğa girmesini önlemeye yardımcı olarak, bazı fazlalıklar için — devlet aracılığıyla — bir çıkış sağlar.46 Askeri harcamalarda siyasi sınırlar olsa da, en önemli ekonomik sınır savaşın giderek artan teknolojik karakteridir ve bu da tam istihdama ulaşmadaki etkinliğini sınırlar.47

Kidron’un teorisi

Kidron’un başarısı, Sard’ın sunduğu anlayışları Sweezy, Baran, Cliff ve diğerlerinin savaş sonrası kapitalizmin doğasını anlama çabalarıyla Marksist değer yasasının kapsamlı bir uygulaması temelinde bütünleştirmektir.

Kidron’un SSE’sinin sosyalistler için politik bir yol haritası çizme çabasıyla motive edildiği, temel fikirlerin çoğunu ilk formüle ettiği bağlamdan açıktı. SSE 1960’ların sonlarından itibaren yayınlanan bir dizi metinle tanınır hale gelmesine rağmen, ana hatlarınn çoğu daha önce, özellikle de “Sol Reformizme Yergi” kitabında yer aldı.48 Bu bağlam, 1961-2 yılları arasında bu derginin sayfalarında yer alan ve bir reformizm tartışmasıydı. O dönemde derginin yayın kurulunda SRG/ IS geleneğinin ötesindeki kişiler yer alıyordu. Bunlardan biri Henry Collins’ti ve onun dergi kurulundan istifası Kidron’u editörler adına Collins’ten sol reformist yaklaşımını savunan bir makale istemeye teşvik etti.49 Bu şaşırtıcı olmayan bir şekilde cevaplar doğurdu: önce tanınmış filozoftan nihayetsiz bir çürütme, sonra SRG üyesi Alasdair Macintyre’den ve daha sonra Macintyre’ın sert eleştirisinde algılanan yetersizliklerinin etkisiyle, Kidron’un kendisinden.50

Kidron’un SSE’yi geliştirmesinin politik gayesi, Collins’in sunduğu ve reformist solda yaygın olan belirli bir argümana meydan okumaktı. Bu argümana göre, devlet planlaması tam istihdam ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi için koşullar yaratmıştı ve sosyalistler bu planlaya sosyalist bir renk vermek için olması için basitçe çabalamalıydı. Kidron yanıt olarak bir dizi noktaya değiniyor, ancak argümanının merkezinde, Batı kapitalizminin benzeri görülmemiş patlamasının bir açıklaması olarak SSE var.

Kidron önce krizin temel hareket yasaları nedeniyle kapitalizme özgü olduğu fikrini sunar. Sınıf bölünmeleri, üretimden elde edilen kaynakların şimdiki ve gelecekteki ihtiyaçları karşılamaya değil, kâr elde etmeye yönlendirildiği anlamına gelir; kapitalistler arasındaki rekabet, kârlarını koordinasyonsuz bir birikim sürecine yeniden yatırmaları gerektiği anlamına gelir. Bu, hem Kidron’un “dönemsel aşırı üretim krizleri” dediği şeye hem de “Marx’a göre giderek feci bunalımların geleceğini işaret eden kâr oranındaki uzun vadeli düşüşe” yol açıyor.51 Aşırı üretim, yetersiz tüketimciliğin diğer tarafı olarak görülebilir; yoksa aşırı üretim neye göre aşırı üretimdir, diye sorulabilir. Bununla birlikte, Kidron, aşırı üretimi, Monthly Review ekolü tarzında geç kapitalizmin sürekli yapısal özellikleri olarak görmek yerine aşırı üretimi ya da yetersiz tüketimi sermaye devresinin dönemsel arızalarıyla tanımlıyor gibi görünüyor. Temel yapısal faktör, uzun vadeli seküler bir eğilim olarak faaliyet gösteren kâr oranının düşme eğilimi yasasıdır (bundan böyle KODEY).52 Dahası, planlamanın piyasaları sürekli genişlettiği, yetersiz tüketim eğiliminin sınırlandığı “reformist” bir anlayışa kapitalizmin “biriken üretken kapasitesinin” bir kısmını yok ettiği bir mekanizma ile hemen karşı çıkıyor.53 Kidron’un kriz tartışmasındaki temel sorunlar, öncelikle krizin uzun ve kısa vadeli etmenlerini tam olarak birleştirememesidir; ikincisi, kapitalist yatırımın talep etmeni rolünü ihmal ederek aşırı üretimin sadece tüketici talebine göre olduğu yönündeki dolaylı iddiadır.

SSE, krize dair Kidron tarafından belirlenen etmenleri nasıl etkiler? Kidron savaştan sonraki kapitalist gelişme evresinde ekonomiye çok daha fazla devlet katılımı içerdiğini kabul ediyor. Bununla birlikte, bunda merkezi bir unsur ve kapitalist büyümenin göreceli istikrarını açıklamadaki en önemli faktör askeri harcamalardı: ”1950’den bu yana, İngiltere’deki yatırım yapılabilir fazlalığın yaklaşık yarısı… vergilendirme yoluyla üretken birikimden askeri bütçeye yönlendirildi”.54 Kidron daha sonra bunun kriz eğilimlerini üç şekilde geliştirdiğini ortaya koyuyor. İlk olarak, “aşırı yatırım” ve “aşırı üretim” sorunlarını azaltır. Kidron burada hem dönemsel bolluklara yol açan birikim çılgınlığına hem de KODEY’e atıfta bulunuyor. İkincisi, Kidron, Collins’in krize yaklaşımına cevap veriyor ve bu da tartışmaya KODAY ile birlikte krizin bir ”orantısızlık” teorisini beraberinde getirdi.55 Burada Collins’in öne sürdüğü argüman, krizlere neden olan bir faktörün, üretim araçlarını üreten ekonominin sektörlerinin büyüme hızı ile tüketim malları üretenler arasındaki dengesizlikler olduğudur. Kidron, konuyu yeterince detaylandırmasa da SSE’nin ekonominin tüketim araçları ve üretim araçları üreten sektörleri arasındaki orantısızlıkları azalttığını ve “daha gevşek bir planlama biçimine” izin verdiğini iddia ediyor.56 Burada Kidron’un düşündüğü şey, büyük ölçüde sermaye malları üreten bölüme dayanan silah üretiminin büyüyebileceği veya küçülebileceği ve kapitalizme daha fazla esneklik sağlayabileceğidir. Üçüncüsü, Kidron için askeri sektördeki işçilerin istihdamı, işgücü talebinin yüksek olması ve yaşam standartlarının yükselmesine yol açması (yüksek kârlılığın devam etmesi sınırları dahilinde) anlamına gelmektedir. Silah üretimi, ekonominin payıyla gerçekçi olmayan bir düzeye çıkmadıkça, değişmez sermaye maliyetindeki düşüşü ve işgücünün büyümesini geride bırakmadıkça, bu etki zamanla azalacaktır.57

Kidron, makalenin ana işlevi olmasa da, bu çeşitli faktörlerin göreceli ağırlığı ve birbiriyle ilişkisi hakkında kesinlikle daha fazla açıklama sunabilirdi. Yine de, ilk faktörün merkezi faktör olduğu açık görünüyor. Bu, SSE’deki gerilimler hakkındaki tartışmasında keskin bir şekilde ortaya çıkıyor:

Patlama başladı. Bir planlama ürünü olmaktan ziyade, üretken yatırımın kalıntılarından savaş pazarının yaratılmasının doğal bir sonucudur. Doğru, bireysel kapitalistler vergilendirme ve enflasyon konusunda gizlice homurdanıyor. Sadece ‘savunma yükü’ daha az olsaydı, daha fazla yatırım yaparak, satarak ve genişleterek patlamadan yararlanabilirlerdi. Bir ülkedeki kapitalist sınıfın, bu yükü uluslararası rekabette zayıflatıcı bulabileceği ve hatta İngiliz burjuvazisinin 1953’ten bu yana geleneksel pazarlarda başta Alman olmak üzere yabancı rekabetin baskısı altında yaptığı gibi azaltmak için adımlar atabileceği de doğrudur. Ama ister beğensinler ister beğenmesinler, “savunmanın” sona ermesi, kapitalist sistemin patlamasının ve – öngörüsünün- sona ermesi anlamınagelecektir.58

Son önermedeki abartıyı bir tarafa bırakırsak, SSE’yi birikim oranını düşürerek, kârlılıktaki düşüşü yavaşlatarak ve aşırı üretim olasılığını azaltarak patlamayı sürdüren bir mekanizma olarak görüyoruz. Sard’ın önerdiği gibi, yükselen kâr oranlarını varsaymak için hiçbir neden olmadığını unutmayın; mesele sadece süreçte nispeten yavaş bir şekilde gerilemeleridir. Kapitalizmin rekabet dinamiği uluslararası düzeyde yeniden ortaya çıkıyor, Almanya ve Japonya gibi devletler, İkinci Dünya Savaşı›nın sonunda, ihracat pazarlarını sürdüren sistemin yaygın patlamasından yararlanarak, silah harcamalarının yükünü kendileri yaşamadan, büyük ölçekli silah harcamalarına katılma fırsatını reddetti. Bu da teorinin sonraki tüm tekrarlamalarının önemli bir özelliğidir. Bu aynı zamanda, rekabetin çeşitli devletkapitalisti blokların birbirleriyle yarışacağı uluslararası düzeye giderek yansıtıldığını gören SRG/IS geleneğinin bir başka unsuruyla da bir araya geldi. Sovyetler Birliği saf bürokratik bir devlet kapitalizmiydi, ama aynı eğilim başka yerlerde de vardı.59

1961 tarihli bu makalesinden sonra, Kidron teoride birçok yenilik yaptı. Burada bazı önemli eklemelerini, sınırlandırmaları ve değişikliklerini özetliyorum. Kidron’un SSE’nin daha sonra kendine yönelttiği eleştirisi bir sonraki bölümde ele alınmaktadır.

Sürekli Bir Silahlanma Ekonomisi” (1967) “Savaştan bu yana Batı Kapitalizmi”nin üçüncü bölümü olarak yeniden üretilen bu makale, kapitalizmin istikrarını sağlayan dışsal bir mekanizmayı savunarak başlıyor.60 Makale, silah alımlarının sermayeyi genişletmek için kullanılabilecek kaynakları tüketmesi, neredeyse tam istihdamı ve azalan birikim oranını açıklamaya yardımcı olması ve böylece kapitalizmin kriz eğilimlerini azalttığı fikrini sürdürüyor.

Kidron’un formülasyonunda yine bir belirsizlik var, çünkü açılış bölümlerinde kapitalizmin karşılaştığı “sürekli aşırı üretim tehdidini” vurguluyor (ancak kendisini Monthly Review yaklaşımından uzaklaştırarak “sürekli aşırı üretim” tehdidini yazmıyor). Makalenin gövdesinde tartışılan merkezi faktör şimdi KODEY olarak daha açık bir şekilde göründüğü için, daha önceki çalışmalarından elde edilen bu kalıntı özellikle talihsizdir.61 Gerçekten de, bu kârlılık analizinin artık yeni bir unsuru var: “Silahları, diğer malların üretiminde ne üretim aracı ne de geçim aracı olarak kullanılmaları açısından lüks olduğu için, üretimlerinin genel olarak kâr oranları üzerinde hiçbir etkisi yoktur”.62

Burada argüman karmaşıklaşıyor. Kidron ilk olarak “üretken harcamaların” hızla genişlemesinin etkilerini ortaya koyuyor: “Bu, sermayenin, Marx’ın sermayenin organik bileşimi olan emek (değer) oranının çok hızlı bir şekilde artmasına ve bunun sonucunda en marjinal artışın bile reel ücretlerde iflas ve çöküşe götüreceği kadar düşük bir ortalama kâr oranına yol açar”.63 Şunu ekliyor:

Marx’ın argümanı, her ikisi de gerçekçi olan iki varsayıma dayanıyordu: birincisi, tüm çıktıların ya işçilerin ya da kapitalistlerin üretken tüketimi yoluyla üretken girdiler olarak sisteme geri akması … ikincisi, böyle kapalı bir sistemde tahsisin yatırım lehine kademeli olarak yön değiştirecekolması.64

Kidron, ilk varsayımın artık geçerli olmadığını savunuyor. Sermaye devresinden sızıntılar var. Entelektüel kaynakları ararken, Kidron burada iki yazara yöneliyor: Ladislaus von Bortkiewicz ve Pierro Sraffa.65 Kidron’un ilgisini çeken onların ekonominin ne üretim araçlarını (Bölüm I) ne de tüketim araçlarını (Bölüm II) üreten bir sektörü olan kapitalist sınıfın tükettiği lüks mallarıydı; “Bölüm III”ü analiz etmiş olmalarıydı. Kidron bunu “üretken olmayan Bölüm III” olarak adlandırır. “Von Bortkiewicz, sermayenin lüks mal üretimindeki organik bileşiminin kâr oranını belirlemede hiçbir rolü olmadığını kanıtladı.”66 Kidron’a göre Sraffa, bunun üretim aracı ya da tüketim aracı olarak kullanılmayan tüm ürünler için geçerli olduğunu göstererek bu argümanı genelleştirdi. Kidron şu sonuca varıyor: “Bu açıdan bakıldığında…silah üretimi, kâr oranının düşme eğiliminin telafi edilmesinin anahtarıdır”.67 Kidron’un bu teorisyenlere olan güveni aşağıda tartışılmıştır.

“Maginot Marksizmi: Mandel’in Ekonomisi” (1969)

Anaakım Troçkistler arasında önde gelen bir ekonomist olan Ernest Mandel’e yönelik bir polemik bağlamında, Kidron ek bir düzeltme sunuyor. Burada belirtilen mekanizma yine KODEY ile bağlantılıdır, ancak farklı terimlerle ifade edilir:

Eğer “emek-yoğun” mallar sistematik olarak çekilseydi, sermayenin genel organik bileşimi kapalı bir sistemden daha hızlı yükselirdi. Bununla birlikte, eğer “sermaye-yoğun” mallar çekilirse, artış daha yavaş olur ve… hatta durabilir veya tersine çevrilebilir. Böyle bir durumda ortalama kâr oranında bir düşüşolmaz.68

Yine, SSE kavramını sürdürmek için bunun gerekli olup olmadığı aşağıda inceleniyor. Daha sonraki 1971 tarihli bir makale burada ve yukarıda ayrıntılandırılan noktaları esasen tekrar ediyor ve öncekinden ayrı değerlendirilmiyor.69

Tartışmalar

Kidron’un SSE’si Marksistler arasında hiçbir zaman evrensel olarak popüler olmamıştır. İlk eleştiriler Mandel gibi Troçkist yazarların yanı sıra Bulletin of the Conference of Socialist Economics ve ardılı Capital & Class sayfalarında diğer sol ekonomistler tarafından kaleme alındı. Bu yayınlar, “Baran ve Sweezy, Mandel ve Kidron gibi yazarların öncülüğünü yaptığı” bu dönemde Marksist politik ekonomiye olan ilginin yeniden başladığını gösteren değer teorisi tartışmaları için başlıca forumlardı.70 Bununla birlikte, Kidron, özellikle 1970’lerde değer teorisinin en titiz ve zaman zaman ezoterik gözüken tartışmalarına katılmış gibi görünmüyordu ve bu yüzden metodolojik titizliğe daha fazla odaklananlar için kolay bir hedef haline geliyordu. Kidron iğneleyici bir biçimde “Komünist Parti aracılığıyla akademiye yeni girenlerle kara tahtaların sansürle tebeşirlenmesi” hakkında yazıyor ve SSE’nin “ampirik olarak yanlış, teorik olarak heterodoks ve mantıkta müphem” olmakla suçlandığını ekliyor.71 1970’lerin tartışmaları, aşağıda ele alınan dört ana saldırı hattını oluşturdu.

Yetersiz tüketimci olarak Kidron?

İlk saldırı çizgisi, Kidron’un aslında Sweezy ve Baran’ın Monthly Review geleneğiyle bir araya getirilebilecek bir yetersiz tüketimci, hatta Keynesyen düşünür olduğudur. Bu suçlamayı yapan eleştirmenlerin pek azı, Kidron’un SSE’yi geliştirmedeki ilk itici gücünün, sol reformizm tartışmasında ifade edilen Keynesyen kapitalizm anlayışını eleştirmek olduğunun farkında görünüyor. Çoğu Kidron’un üçüncü bölümün açılış satırlarında “sürekli aşırı üretim tehdidi” ile ilgili formülasyonunun yer aldığı Savaştan Bu Yana Batı Kapitalizmi’ne odaklanıyor.

Kidron aslında iki çelişkili açıdan yetersiz bir yetersiz tüketimci olarak hedefe alınmıştır. David Yaffe, Kidron’un yetersiz tüketimciliğe karşı fark edilen yumuşaklığını hedef alan ilk kişilerden biriydi.72 Yaffe, Marksist politik ekonominin birçok alanını kabul etmekle birlikte Kidron’un SSE’ye dair mekanizmasını reddeder. Yaffe’ye göre, artık değerin üretken sermayeden çekilmesi aslında “toplam sosyal sermaye” olarak adlandırdığı şeyi inşa ederek düşen kâr oranını hızlandırarak durgunluğa yol açıyor.73 Bununla birlikte, Yaffe’nin yaklaşımının aksine, daha büyük bir üretken olmayan harcama kitlesinin üretken sermaye ile birlikte var olduğu ve azalırsa yüksek oranda kâr elde eden bir kapitalizmi öngörmek son derece mantıklıdır. Ek olarak, SSE’de muhtemel durgunluktan başka bir şey yoktur. Bununla birlikte, Yaffe’ye göre, Kidron’un SSE’nin işleyiş mekanizmasını doğru bir şekilde belirleyememesi, devletin askeri harcamalar yoluyla talebi artırdığı bir mekanizmaya bel bağlaması onu ister istemez Keynesyen kıldı.

Buna karşılık David Purdy, Yaffe’nin çalışmalarını SSE’nin “aşırı tutucu” bir eleştirisi olarak reddediyor.74 Bunun bir nedeni de Purdy’nin Yaffe’den farklı olarak Bortkiewicz ve Sraffa’nın yaklaşımlarına sempati duymasıdır. Bununla birlikte, Purdy’nin ana itirazı, Kidron’un KODEY’e aşırı bağımlı olduğu ve gerçekte böyle bir eğilimin mevcut olmadığı yönündedir.75 Howard ve King, Kidron’un Bortkiewicz ve Sraffa’yı kullanmasını savunmakla birlikte KODEY’i eleştirerek benzer bir eleştiri öne sürdüler.76 Onlara göre, sermayenin organik bileşiminin hareketi belirsizdir ve kârlılık da öyle. Bu yine Kidron’u ister istemez Keynesyen kılar.77 Bu eleştirinin etkili olup olmaması, krizin bir açıklaması olarak KODEY’e ne kadar güçlü bir şekilde bağlı olunduğuna bağlı olacaktır.78

Öyle görünüyor ki, Kidron için yetersiz tüketimcilik yaftasından kaçış yok. Ne yazık ki, Purdy’nin makalesi genellikle konuyla ilgili son söz olarak ele alınmıştır. Örneğin, Purdy, Ron Smith ve John Weeks’in makalelerinde alıntılanmıştır.79 Smith, hem Keynesyen yaklaşımlara hem de KODEY’e odaklanan yaklaşımlara meydan okuyor, ikisini basitçe yetersiz tüketimcilikte birleştiriyor.80 Her ne kadar Kidron’dan bahsedilse de, onun SSE’deki ayırt edici fikirler hiçbir zaman araştırılmamıştır ve aralarındaki gerçek gerilimler göz ardı edilerek Mandel, Sweezy ve Baran ile belirsiz bir şekilde bir araya getirilmiştir. Paul Dunne’ın birkaç makalesi Smith’in pozisyonunu aktarıyor ve yeniden şekillendiriyor.81 Daha sonraki çalışmalarda Dunne, çeşitli isimlerle birlikte, Kidron’un argümanına gerçekten katılmasa da, yetersiz tüketim yaklaşımları ile Kidron’un mekanizması arasında ayrım yapar.82 Benzer şekilde Weeks, makalesinin başında Kidron’dan bahseder, ancak KODEY’in kendi versiyonunu geliştirerek tamamen yetersiz tüketim teorilerine yönelir.83

Adem Elveren ve Sara Hsu, askeri harcamalar ve kâr oranları arasındaki ilişkinin diğer iki ilginç tartışmasında, Kidron’u yine ayırt edici fikirleri hakkında hiçbir tartışma yapmadan Baran ve Sweezy’nin teorisini basitçe “yeniden çerçevelemesiyle” ele alıyorlar.84 Özellikle, Elveren’in Marksist bir bakış açısı olduğu iddia edilen 2019’daki kitabı, The Economics of Military Spending (Askeri Harcamaların İktisadı) Kidron’la sözde angajmanıyla şaşırtıcıdır. Elveren, SSE’nin kâr oranları üzerindeki etkisini aktarırken bile, defalarca Kidron’u bir yetersiz tüketimci olarak ya da sadece Sweezy ve Baran’ı revize eden biri olarak nitelendiriyor.85 George Georgiou’nun askeri harcamaların politik ekonomisine yaklaşımları araştırması, Kidron’un yaklaşımını açıklamak için yalnızca minimal bir girişimde bulunuyor.86 Bununla birlikte, bunu Kidron’un KODEY’i tartışması bağlamında ortaya koymakta başarısız olur ve böylece Kidron’un yaklaşımı ile Sweezy ve Baran’ın yetersiz tüketim yaklaşımı arasında bir birlik olduğunu iddia eder: “Biri, yalnızca diğerinin bir sonucudur”.87 Bu, aynı Capital & Class (Sermaye ve Sınıf ) sayısında yayınlanan Donald Mackenzie’nin KODEY’in “artık değerin çekilmesi” nedeniyle yavaşlamasını “Kidron’un ayırt edici katkısı” olarak tanımladığı, militarizme yönelik sosyalist yaklaşımların geniş kapsamlı tartışmasına tamamen zıttır.88

Ampirik temellerin eksikliği mi?

Kidron’a ampirik bir temelde de itiraz edildi. Smith’in SSE’ye karşı ampirik argümanı, silah harcamalarının toplam talebi artırma, istihdamı artırma veya ekonomik büyümeyi istikrara kavuşturmadaki başarısızlığını göstermeye dayanıyor.89 Bununla birlikte, SSE, gördüğümüz gibi, tam da Smith’in yaptığı gibi yetersiz tüketim teorileriyle karıştırılırsa, bu sadece Kidron teorisinin yeterli bir testidir. Dahası burada, silah harcamaları ile kârlılık arasındaki ilişkinin ampirik bir değerlendirmesi bulunmuyor. Gerçekten de, Smith’in de kabul ettiği gibi, kendi ampirik analizi “Marksist kategorilerden ziyade Keynesyen kategoriler” üzerine kuruludur.90 Benzer konular Fanny Coulomb ve Renaud Bellais’in söz ettiği eleştiriler için de geçerlidir.91 Dahası, SSE’nin ampirik testi, yalnızca belirli bir ülkedeki ekonomik genişleme ile silah harcamaları arasındaki korelasyona dayanamaz, çünkü Kidron’un iddia ettiği gibi, silah harcamalarına katılmayan güçlü ihracatı olan ülkeler KSE’den faydalanabilir.

Uzun savaş sonrası patlamayı açıklamak için geliştirilen bir teori olan SSE’nin 1970’lerde krizlerin yeniden başlamasıyla uzlaşamadığı iddiaları da olmuştur. Georgiou, devam eden yüksek silah harcamalarına rağmen, Kidron’un tezini “şu anda kriz döneminde olduğumuz gerçeğiyle” nasıl uzlaştırılabileceğini soruyor.92 Buna karşılık MacKenzie, SSE’nin geçerliliğine ilişkin tartışmaya dahil olmadan, silah harcamalarının farklı tarihsel aşamalarda yararlı ya da zararlı bir etkiye sahip olabileceği bir pozisyonu savunuyor.93 Bu yaklaşım, Kidron’un SSE’si ile mükemmel uyumludur; yukarıda belirtildiği gibi, birikimin yavaşlaması süreci uzun vadede genişlemenin uzamasının yanı sıra durgunluğu da destekleyebilir. Yine de MacKenzie, SSE gibi teorilerin 1980’lerin başında gözden düştüğünü, krizin yeniden ortaya çıkmasıyla ampirik ya da teorik çürütmeleri gözden geçirmediğini savunduğunda haklı: ”Şimdi patlama artı silah harcamaları değil, durgunluk artı silah harcamaları ile karşı karşıyayız”.94 İlginçtir ki, Elveren ve Hsu, büyük ekonomilerdeki askeri harcamaların ampirik etkilerini araştırırken, silah harcamalarının 1980’lerden önce kârlılık üzerindeki olumlu etkisini bulmakta, ki bu etki bundan sonra geçerliliğini yitiriyor. Bunu toplam talep açısından açıklasalar da, bu bulgular SSE’nin durgunluğa yol açmadan önce büyümeyi uzattığı anlaşıldığında Kidron’un yaklaşımının teyidi olarak görülebilir.95

Ekonomist bir bakış açısı mı?

Kidron’un bir diğer itiraz da silah harcamalarını politik bağlamdan ziyade ekonomik bir bağlamda bulması ve bunu emperyalistler arası rekabetin gerektirdiği bir faktörden ziyade krizi hafifletme yöntemi olarak görmesiydi. Bu, Smith’in Kidron’u özdeşleştirdiği yetersiz tüketim yaklaşımlarına yönelik eleştirilerinin merkezinde yer alıyor.96 Georgiou için de öyle; ona göre Kidron silahlanma yarışının tarihsel özgüllüğünü ihmal ediyor ve “değişmeyen kapitalist ekonomi içindeki askeri harcamaların ekonomik işleviyle ilgileniyor”.97 Kidron’un yazılarına aşina olan herkes için bu iddialar absürttür. Kidron’un bütün yaklaşımı, kapitalizmin sadece Marx›ın gününden beri değil, Birinci Dünya Savaşı›ndan önceki klasik emperyalizm döneminden beri dönüştürüldüğü fikrine dayanıyor.98 Dahası, Kidron’un sürdürdüğü klasik emperyalizm teorisinin ana unsuru tam da emperyalistler arası rekabetin yüksek düzeyde askeri harcamalar gerektirmesidir.99

Bu itirazın daha ince bir versiyonu, kapitalizm içinde ortaya çıkan militarizm kültürüne kendi yaklaşımını sunarken, Kidron’un bu baskının düşmanların aksine müttefikler arasında nasıl çalışabileceğini açıklamakta yetersiz kaldığını öne süren Mackenzie’den geliyor.100 Soğuk Savaş bağlamında farklı düzeylerde silah harcamaları olduğu doğrudur. Bununla birlikte, yukarıda belirtildiği gibi, kimi ekonomiler, Almanya ve Japonya için olduğu gibi, sistemin başka yerlerinde silah harcamalarından yararlanabilir. Dahası, yüksek düzeyde silah harcaması tam olarak bir ittifakın parçası olmakla gerekli olabilir. İşte NATO içinde İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin yüksek düzeyde askeri harcamaları sürdürmeleri konusunda bilinen tartışmalar buradan geliyor.

Teorik titizlik eksikliği mi?

Geç Kapitalizm’in bir bölümünü “sürekli silahlanma ekonomisine ve geç kapitalizme” adayan Mandel, Kidron’dan daha ortodoks bir düşünceye sahip Troçkistler için kilit bir referans noktasıdır.101 Mandel, silah harcamalarının kapitalizmin kriz eğilimlerini hafifletebileceği üç yol tespit eder. Birincisi, Bölüm I ve II arasındaki orantısızlıkların üstesinden gelmeyi içerir. Mandel, çeşitli bölümleri birbirine bağlayan formüller olan bir dizi “yeniden üretim planı”nın inşasıyla, bunun ancak ücretlerin kesintiye uğramaması ve silah üretimi için diğer kapitalistlerden artık değerin alınması durumunda geçerli olacağı sonucuna varıyor. Kapitalist işletmelerin kısa vadeli kârları pahasına devletler arasındaki zorunlu askeri rekabetin neden bu mantığın dışında olduğu tam olarak belli olmasa da, bunu sermaye mantığına aykırı olarak dışarıda bırakıyor. Gerçekten de emperyalizm teorisi, kapitalizmin jeopolitik rekabetlerle kesiştiği uluslararası alana çevrilen rekabet dinamiğinin bir ifadesi olarak görülebilir.102

Mandel’in tartıştığı ikinci mekanizma, Kidron tarafından tanımlanan, KODEY’i geliştiren mekanizmadır. Burada, Kidron’un pozisyonunun gerçekten sorunlu bir yönünü, yani Bölüm III’te yükselen bir organik sermaye bütününün genel kârlılığı etkileyememesi konusundaki zorlamasını tespit etmektedir. Mandel, Kidron’un bu argümanı kurarken Bortkiewicz ve Sraffa’ya olan güvenini eleştiriyor. Bu eleştiri başkaları tarafından tekrarlandı. James Cypher alaycı bir şekilde şöyle diyor: “Kidron’un bunun kanıtı yüksek makamdır – ve piskoposu garip bir kişidir– Piero Sraffa”.103 Yaffe de benzer şekilde Kidron’un bu teorisyenleri kullanmasını reddeder; Mandel gibi onları da Marx’ın “değer” kavramının yerine “emek zaman” girdilerini koyan bir Ricardocu (ya da neo-Ricardocu) yaklaşıma geri dönüş olarak görür.104 Bir dizi Marksist konumdan neo-Rikardoculuğa yönelik, ayrıntıları burada tek tek sayılmayacak birtakım yıkıcı eleştiriler olmuştur.105 Bununla ilgili meselelerden biri, neo-Rikardocu teorisyenleri tarafından tedavüle sokulan eş zamanlı denklem sistemlerinin, örneğin bir üretim döngüsüne girdilerin aynı döngüden çıktılarla aynı seviyede değerlendiği, gerçek dışı olarak dengede bir ekonomi varsayma eğiliminde olmalarıdır.106 Bu gerçek kapitalist ekonomide savunulamaz bir durumdur ve “zamansal” bir analiz lehine reddedilmelidir.107 Gerçekten de, Kidron tarafından açılan geleneğin en önde gelen politik ekonomisti Chris Harman, açıkça bir “zamansalcı” idi.108 Neyse ki, aşağıda tartışıldığı gibi, Kidron’un neo-Rikardocu argümanının SSE’nin merkezinde olması gerekmez.

Mandel, kendi analizinde, SSE’nin krizi hafifletmesi için birinci ve ikinci mekanizmaları, üçüncüsü lehine reddediyor – “artık üretken bir şekilde yatırılamayacak artık sermaye” için bir çıkış yolu buluyor.109 Bu aslında Mandel’i, değer teorisini çok daha ortodoks bir şekilde kullanmasına rağmen, “fazlalığın ortadan kaldırılması” sorununa verdiği önemle Monthly Review okuluna Kidron’dan çok daha yakın kılıyor.110

Yeniden düzenlemeler

SSE’ye en keskin eleştirilerinden biri Kidron’un kendisinden geldi.111 1977’de Kidron, bir zamanlar editörlüğünü yaptığı bu derginin ilk dizisinin 100. sayısına katkıda bulundu. Kidron’un tüm yazılarında olduğu gibi bu da, kapitalist sistemin ortaya çıkan özelliklerini her zamanki cesaretiyle tanımlama çabasıydı. Küresel kapitalizm kavramı, hem Doğu›da hem de Batı›da birbirine kenetlenen ve birbiriyle rekabet eden bir dizi devlet kapitalizmi olarak ön plana çıktı. Bu şartlar altında, Kidron şöyle yazıyor; “Devlet, tek bir ulusal sermayenin servetine başkanlık ediyor”.112 Emek gücünün yeniden üretimi gibi üretken olmayan devlet işleviyle desteklenen, eskiden başlıca evde gerçekleştirilen özel faaliyetler gibi işlevler, artık devlet kapitalizmlerinin faaliyetlerine tam olarak entegre ediliyordu. Kidron bundan bazı kötümser sonuçlar çıkardı. Sendikalar artık büyük ölçüde sermayeye entegre olmuşlardı ve işçi mücadeleleri sadece vasıflı işçi azınlığının ayrıcalığını korumuştu. Yine de burada sadece Kidron’un reformülasyonlarından kaynaklanan teorik ve ampirik konulara odaklanıyorum.

Birincisi, dört başı mamur bir devlet kapitalist sistemi kavramı, Kidron’un «üretken» harcama fikrinin yeniden düşünülmesi gerektiğini savunmasına yol açtı:

Özel sermaye sisteminde üretken harcama veya birikimin kapitalistler tarafından üstlenilmesi ve artık harcamanın ya doğrudan ya da devlet aracılığıyla kapitalist olmayan toplum tarafından üstlenilmesi eğilimi vardır … Böyle bir sistem düşünüldüğünde, iki sektörü birbirinden ayırmak mantıklıdır: üretken kapitalist sektör ve üretken olmayan … kapitalist olmayansektör.113

Artık durum böyle değilse ve “sistem için gerekli olan üretken olmayan harcamalar doğrudan sermayeler tarafından karşılanmak zorundaysa”, sistemden “sızıntı” olamaz.114 Atık harcamaları basitçe hızla azalan bir kâr oranına yol açarak değişmez sermaye olarak değerlendirilebilir ve bu da Yaffe’inkinden pek de farklı olmayan bir argümandır. Buradaki merkezi bir teorik sorun, Kidron’un daha önceki çalışmalarında geliştirilen, üretken harcamanın yanlış bir kavrayışından kaynaklanmaktadır. Kidron, Marx’ın “birbirinin yerine” kullandığı “iki üretkenlik ölçütü” olduğunu iddia ediyor sermayenin istihdamı ve sermayenin artırılması”.115 Aslında, formülasyonlarındaki ve vurgularındaki çeşitli değişimlere rağmen, Marx, en sistematik yazılarında, üretken emeğin, emeğin sömürülmesi yoluyla sermaye için artık değerin üretildiği bir süreç olan “değerlenme” ile karakterize olduğunu savunmaya meyillidir.116 Bu, kapitalist istihdam koşulları altında, maddi ürünler veya maddi olmayan hizmetler olsun, kâr amacıyla satılan metalar üretmek için yürütülen emeğin tipik bir örneğidir. Bu emeği kullanan üretken kapitalistler, normatif ölçütten ziyade kapitaliste göre üretkendirler.

İlk bakışta Kidron, artık değer tüketimi yoluyla sermaye birikiminin harcamalarının da üretken kılınabileceğini söylüyormuş gibi görünüyor. Aslında, ince bir ayrım var. Kidron için kapitalizm yaş aldıkça, “üretken emeğin … nihai çıktısı daha sonraki üretime girdi olan ya da olabilecek emek olarak tanımlanması gerektiğini”, başka bir deyişle üretken bir şekilde tüketilebilecek bir meta ürettiğini iddia etmek daha mantıklıydı.117 Bu kritere göre, silah üreten sanayilerdeki işçilerin emeği, silah üreten kapitaliste artık değer verip vermediğine bakılmaksızın ve silah üreten kapitalistlerin birikim için uğraşıp uğraşmadıklarına bakılmaksızın üretken olmayan emek olarak görülmektedir. Marx bu yaklaşımı kesinlikle reddederdi, örneğin şöyle yazar: “Tütün tüketimi üretken olmamasına rağmen tütün üreticisi üretkendir. Üretken olmayan tüketim için üretim, üretken tüketim için olduğu kadar üretkendir.”118 Marx’a sadakat sorunu bir yana, artık değer yaratmayan emek, sermayeyi artırmayan süreçler ve Bölüm III malların üretimi arasındaki ayrımı bulanıklaştırarak, Kidron kapitalizmin işleyişini anlama girişimlerine önemli kavramsal karışıklıklar getiriyor.

Dahası, Kidron’un üretken olmayan emeği “kapitalist olmayan toplum” ile ilişkilendirmesi Marx’ın politik ekonomisine yabancıdır. Marx, artık değer üretmeyen sayısız kapitalist faaliyet biçimini tartışır: muhasebe, tüccarların üstlendiği alım satım faaliyetleri, işçilerin yöneticiler tarafından disipline edilmesi vb.119 Bu faaliyet alanları yine de kapitalist sistemin içsel bir parçasıdır, buna paralel olarak gelişen kapitalist olmayan bir alan değildir.

Kidron’un makalesiyle ilgili ikinci bir problem, tek taraflı devlet kapitalizmi anlayışıdır. Yayınlandığı dönemde bile, özel sermaye ile devletin ne ölçüde kaynaştığı konusunda kayda değer arızalar vardı. Geriye dönüp baktığımızda, o dönem kapitalizmin, sınır ötesi mal ve sermaye akışlarıyla karakterize olduğu bir döneme girmekte olduğunu biliyoruz; Doğu’nun saf devlet kapitalizmleri krize girecek ya da Çin söz konusu olduğunda küresel kapitalizmin devrelerine giderek daha fazla entegre olacak; neoliberal politikalar yakında hüküm sürecekti – Kidron’un kararının buna ters olduğu açık. SSE’nin dengeleyici etkisi sadece silah harcamalarını üstlenen devletler üzerinde bir yüke dönüşmeye başlamakla kalmadı, aynı zamanda daha saf biçimdeki devlet kapitalisti modelinin bozulmasına da tekabül etti.120

Kidron’un 1977 tarihli makalesi, yakında IS’in en önde gelen politik ekonomisti ve SSE’nin savunucusu olacak olan Chris Harman’ın bir çürütmesiyle karşı karşıya kaldı.121 Harman’ın eleştirileri yukarıda belirtilenlerle paraleldir ve 1980’lerin başında yazdığı bir dizi makalede yaklaşımını daha da geliştirerek Explaining the Crisis’ın temelini oluşturacaktır. Bu kitap, Kidron’un çalışmalarından çok daha açık bir şekilde, KODEY’i kriz açıklamasının merkezine yerleştiriyor ve Harman’ın SSE’yi Kidron’un çalışmalarında bazen ortaya çıkan yetersiz tüketimci formülasyonlardan kurtarmaya yardımcı oluyor.122 Harman, SSE için daha net temeller oluşturma çabasında, Marx’tan , Kapital’in ilk el yazmalarından biri olan Grundrisse’den işlevsel olarak “üretken olmayan tüketim” kategorisini öne süren bir pasajı aktarıyor.123 Kapitalizmi krizlere sürükleyen, kapitalist genişlemenin yeniden başlamasının önünü açan eğilimlerin tartışılması bağlamında, Marx şöyle yazar; “Gelişmiş sermaye hareketinde krizler dışında bu hareketi geciktiren anlar vardır.”124 Bunlardan biri de ”sermayenin büyük bir kısmının üretken olmayan israfı”dır. Marx, biraz veciz olarak ekliyor: “Sermayenin üretken olmayan tüketimi onu bir taraftan değiştirir, diğer taraftan yok eder.” Harman, 1970’lerin ya da 1980’lerin başlarınınkinden ziyade 2008-9 krizine odaklanan son kitabı Zombie Capitalism’i yazdığı zaman, savaş sonrası patlama tartışmasında SSE’nin daha da özlü bir versiyonunu sunacaktı:

Ordu, üretken ekonomiye girebilecek muazzam miktarda yatırım yapılabilir artık değer tüketti … Silah harcamaları … kısa vadede kârdan bir kesinti olabilir, ancak uzun vadede daha fazla birikim için mevcut fonların azaltılmasında etkisi oldu ve bu nedenle üretim istihdam edilen işgücüne yatırım oranındaki artışıyavaşlattı.125

SSE’den geriye ne kaldı?

Görüldüğü gibi, Sraffacı ekonomiye sapmalar ve “Bölüm III” ile kâr oranı arasındaki kesin ilişkinin karmaşık tartışması, Kidron’un temel tezini savunmak için gerekli değildir. Kidron’un silah üretiminin “üretken olmadığı” yönündeki şüpheli iddiasını kabul etmek de gereksizdir. Bunun yerine, kapitalist gelişme dönemini anlamlandırmaya yardımcı olan bir atık veya üretken olmayan tüketim teorisi olarak SSE’ye odaklanılmalıdır. Bitirirken, SSE’nin mekanizmasını bu açıdan inceleyeceğim.

Silah harcamalarının etkisini kavramsallaştırmanın en kolay yolu basit bir düşünce deneyidir. Her ne kadar devlet sistemi teorinin merkezinde yer alsa da açıklayıcı olması için devletin sermayeyi vergilendirme ve silah satın almadaki aracılık rolü göz ardı ediliyor. Bunun yerine, bizzat kapitalistlerin silah üreten kapitalistlerden silah satın almak zorunda oluyor. Faiz ödemeleri gibi artık değerden yapılan diğer kesintiler göz ardı ediliyor ve tüm kapitalistlerin üretken olduğu varsayılıyor.

Bu silah satın alma zorunluluğu olmadan kapitalistler tüm artık değerlerini, üretimin ilk turundan itibaren yeniden yatırım için kullanabilirler. Yeni bir üretim turu başladığında, büyümüş sermayenin değeri tüketilecek, değeri yeni üretilen artık değerle birlikte, bu yeni turun ürünlerinde yeniden ortaya çıkacaktır. Bu örüntünün tekrarlanmasıyla birlikte, eğilimsel olarak artık değer, Marx’ın KODEY’ine paralel olarak giderek daha fazla değişmez sermayeye yönlendirilecek ve sonuçta kârlılığı zayıflatacaktır.

Bunu, silah satın alma zorunluluğunun getirildiği durumla karşılaştırın. Şimdi yatırım yapılabilir artık değerin üst sınırı düşürülüyor. İlk turdaki artık değerin bir kısmı bunun yerine silahlara harcanıyor. Kapitalistler artık değerlerinin bu kısmını asla telafi etmezler çünkü silahlar üretken olarak tüketilmez. Tabii bunun yerine değer, ilk turdan sonra silah üreten kapitalistler arasında gerçekleşiyor. Silahlar yalnızca artık değer içeriyorsa ve bu hemen silah üreten kapitalistler tarafından yeniden yatırıldıysa, durum yukarıda açıklanandan biraz farklı olurdu. Ancak durum böyle değil; silahlar hem üretimde tüketilen sermayenin değerini hem de artık değerini içerir. Dolayısıyla genel olarak kapitalist sınıfın bir bütün olarak kullanabileceği toplam yatırım yapılabilir artık değer düşmelidir. Biriktirme kapasitesi azaltılır ve KODEY geciktirilir.

Prensipte herhangi bir atık harcaması bu rolü oynayabilir ve son yazılarında Harman, SSE’yi daha geniş bir atık teorisine entegre etmeyi istiyordu.126 Gördüğümüz gibi Kidron, araştırdığı dönem için makul bir biçimde, emperyalistler arası rekabet bağlamında askeri harcamaların zorunlu niteliğini vurgulamaktadır. Mutlak anlamda silah harcamaları bugün yüksek kalsa da, göreceli olarak küresel ekonomide daha az önemli bir faktörü temsil etmektedir (bkz. Tablo 1). Dahası, savaş sonrası yılların patlamasından uzak koşullarda, silah harcamalarının dengeleyici olarak değil, ekonomiye ağır yük olarak rol oynadığı daha açıktır. SSE dönemi sona erdi ve — yeni bir patlama ve yeni bir Soğuk Savaş olmadığı sürece – geri dönmesi pek mümkün değil. Buna rağmen, SSE teorisini ortaya koymasındaki güçlü ve zayıf yönleri ne olursa olsun Kidron’un içgörülerini yeniden okumak, yaratıcı bir Marksist politik ekonominin neler sunabileceğine dair içgörülerle birlikte bu tarihsel dönemi anlamak için hâlâ çok önemli bir bileşen sağlıyor.

Joseph Choonara International Socialism’in editörüdür. A Reader’s Guide to Marx’s Capital’ın (Bookmarks, 2017) ve Unravelling Capitalism: A Guide to Marxist Political Economy’in (2. baskı: Bookmarks, 2017) yazarıdır.

Dipnotlar:

  1. Bu makalenin ilk taslakları hakkındaki değerlendirmeleri için Alex Callinicos, John Rudge ve Ian Birchall’a teşekkürler.
  2. Brewer, 1990; Callinicos, 2009.
  3. Fourastié, 1979.
  4. Howard ve King, 1992, s149-164.
  5. Marksist politik ekonominin dışında, Kidron bugün daha çok haritacı ve Ronald Segal ile birlikte yazdığı The State of the World Atlas kitabının yazarı olarak biliniyor (Pluto, 1981).
  6. Kidron, 2018a.
  7. Kidron, Cliff’in ortağı Chanie Rosenberg’in kardeşiydi, kendi başına önemli ve zorlu bir sosyalist, ne yazık ki bu Uluslararası Sosyalizm meselesi basına çıkmadan hemen önce öldü. Gluckstein, 2021’e bakın.
  8. Birchall, 2011, s299.
  9. Troçki, 1964, s47; Birchall, 2011, s88-89.
  10. Cliff, 2003a.
  11. Birchall, 2011, s128-134.
  12. Kupa, 2018, s2.
  13. Troçki, 1964, s9.
  14. Birchall, 2011, s95-97.
  15. Kidron’un bu dönemdeki çalışmaları son derece politikti ve mevcut akademik inceliklere pek de riayet etmiyordu, bu nedenle Kidron’un nerede diğer yazarlardan ya da solda yaygın olarak tartışılan fikirlerden yararlandığı genellikle belli değil.
  16. Kuper ve Palmer, 2020.
  17. Cook, 1964, s104.
  18. Cook, 1964, s107.
  19. Van der Linden, 2018, s121.
  20. Shachtman, 1947
  21. Van der Linden, 2018, s.122-123.
  22. Oakes, 1944, s11.
  23. Oakes, 1944, s12.
  24. Oakes, 1944, s13. Bu noktada Marksist değer teorisinin temel önermelerine aşina olmayanlar için konuya ilişkin bir ara söz gerekli olabilir. Yalnızca Marksist politik ekonomi içerisinde bile tartışmalı olan ne gerekçelendirilmiş ne de geliştirilmiş önermelerin olduğu kısa bir özet sunulmaktadır. Anlaşılır giriş yazıları için Fine ve Saad-Filho, 2016 ve Choonara, 2017’ye bakın. (1) Kapitalist üretimde yeni değerin kaynağı, sermayenin çalıştırdığı işçilerin canlı emeğini harcamasıdır. Değer metalarda kristalleşen soyut emektir. Burada soyut, emeğin kendine özgü, somut niteliklerinden sıyrıldığını ifade eder. (2) Metaların üretimi, yaşayan emeği ölü emekle, geçmiş emeğin ürünleri olan insan dışı üretim araçlarıyla (örneğin hammadde, tesis ve teçhizat) bir araya getirir. (3) Bir metanın içerdiği toplam değer, üretiminde gereken toplam işçilik süresine göre verilir. Bu, alışıldık üretim yöntemlerini ve emek yoğunluğunu kullanarak belirlenen toplumsal olarak gerekli emek zamandır. Metanın toplam değeri hem yaşayan emeğin sarf edilişini hem de ölü emeğin tüketimini yansıtacaktır. (4) Ölü emek, onu harekete geçiren kapitalist için ne bir kârı ne de zararı temsil eder. Onu değerinden satın alırlar ve değeri nihai metaya geçer. Değeri korunduğu için Marx, bu şekilde gerçekleşen değeri değişmez sermaye olarak adlandırır. (5) Yaşayan emek, Marx’ın değişir sermaye olarak adlandırdığı yaşayan emeği işe alarak gerçekleşen değerin tipik olarak yaratabileceği değerden daha az olması bakımından farklılık gösterir. Örneğin, bir işçi on saat çalışabilir, ancak ücretlerini karşılamak için yeterli değer üretmek için yalnızca beş saatin gerekli olması mümkündür. (6) Kapitalizm bu nedenle özü gereği sömürücüdür. İş günü ücreti ödenen ve ödenmeyen bölümlere ayrılmıştır. Ödenmemiş kısımlar artık emektir ve kapitaliste artık değer sağlar. Kârın kaynağı işte budur. (7) Kâr oranı, artık değer ile yatırım arasındaki orandır (hem değişmez hem de değişir sermaye). Marx, ünlü kâr oranının düşme eğilimi yasası ile kâr oranının düşme eğiliminde olduğunu öne sürer. Bunun nedeni, kapitalistlerin fiyat düşürme şeklini alan bir rekabet içerisinde olmalarıdır. Metaları ucuzlaştırmanın en etkili yolu, emeği daha üretken kılarak her birinin içinde yer alan toplumsal olarak gerekli emek zamanı azaltmaktır. Tarihsel olarak, bu genellikle değişir sermayeye göre daha büyük bir değişmez sermaye değerinden yararlanmayı içeren otomasyonla başarılmıştır. Paradoksal olarak, bireysel kapitalistlerin bu tamamen rasyonel eylemi, sistem genelinde bir bütün olarak sürdürüldüğünde, toplam yatırımı artık değere göre artırma ve kârlılığı düşürme eğilimindedir. (8) Kâr oranını artırma eğiliminde olan karşı eğilimler vardır. Birincisi, sömürü derecesinin arttırılması basittir, ancak aynı zamanda sınırlı iş günü ve işçilerin potansiyel direnişi gibi açık sınırlara sahiptir. İkincisi, üretim araçlarının ucuzlaştırılması, uzun vadede daha önemlidir. Karlılığı zayıflatan eğilim, fiyatlarını düşürerek yatırımları daha ucuz hale getirebilir. Bununla birlikte, uygulamada, genel olarak yatırım seviyesi değer açısından düşmekten ziyade yükselme eğilimi göstermiştir. Kâr oranları, sermayenin büyük çapta yıkım ve devalüasyon anlarında en kolay şekilde yükselir – kârsız sermayelerin başarısızlığı, malların ve üretim araçlarının panik satışları ve kredilerin silinmesi ile ilgili kriz anları. Krizin kendisi, kâr oranlarının toparlanmasının önünü açıyor. (9) Bu soyut açıklamanın daha somut bir analiz geliştirmek için önemli değişikliklere ihtiyacı vardır. Örneğin, önce tüm kapitalistlerin emtia olarak satılan mal veya hizmetleri ürettiklerini varsayar. Gerçekte birçok kapitalist, Marx’ın üretken olmayan olarak adlandırdığı faaliyetlerde bulunur, çünkü ekonomi genelinde artık değerin yeniden dağıtılması için daha geniş bir sürece katılarak kâr elde etmelerine yol açsalar bile artık değer üretmiyorlar.
  25. Oakes, 1944, s13.
  26. Oakes, 1944, s14.
  27. Van der Linden, 2018.
  28. Bu makale, şimdiye kadar Sard’ın daimi savaş ekonomisi kavramına yakın olan ve Sard’ın sempatizanı olduğu Workers Party’nin halefi tarafından yayınlanan New International’da yayınlandı — van der Linden 2018, s126.
  29. Vance, 1951.
  30. Vance, 1951.
  31. Vance, 1951.
  32. Ret, Sard’ın teorinin versiyonunu “ağır Keynesyen” olarak tanımlayan Kidron’a (2018b, p140) uzanıyor — bkz. Pozo, 2010, s122.
  33. Vance, 1951.
  34. Vance 1951, tablo IV, sütun 4.
  35. Vance 1951, tablo VI, sütun 8.
  36. Vance, 1951
  37. Vance 1951.
  38. Bkz. Cliff, 2003b. Bir yıl önce, Kidron (1956), yeniden yapılanma ve bastırılmış talebi karşılamaya dayanan savaş sonrası patlamanın, Kore Savaşı’na eşlik eden ve çökme eğilimini dengeleyen yalnızca bir mini patlama aracılığıyla 1949 ile tükendiğini iddia etmişti. Bu, şu anda SRG’deki ortodoksluk gibi görünüyor. İki yıl sonra, Kidron (1958a, 1958b) kapitalizmin yalnızca “çöküş” veya “savaş” sunabileceğini ve silah harcamalarının yalnızca “mini patlama” yaratabileceğini savunmaya devam etti. ABD’de de benzer bir bakış açısı, “silah ekonomisi” (Frankel, 1952) terimini kullanan ve daha sonra Paul Baran’ın bir kitabının incelenmesi bağlamında “sürekli silahlanma ekonomisi”ni kullanan (Braverman, 1957, s13) American Socialist dergisinde Harry Frankel ismiyle yazan başka bir Troçkist, Harry Braverman tarafından sunuldu. Bildiğim kadarıyla bu, tabirin ilk kullanımıdır. Kidron’un arşivine erişimi olan John Rudge’a göre, Kidron American Socialist’e aşinaydı.
  39. Cliff, 2003b, s.171, 172.
  40. Sweezy, 1970, s.162-189.
  41. Haberkern, 2009.
  42. Sweezy, 1970, s.272-277.
  43. Sweezy ve Baran, 1968, s.23, 80, 87.
  44. Harvey, 2006, s141.
  45. Sweezy ve Baran, 1968, s.178-205.
  46. Sweezy ve Baran, 1968, p211.
  47. Sweezy ve Baran, 1968, s.211-212
  48. Kapitalizm ve Teori 2018 koleksiyonunun 1974 koleksiyonuna göre bir avantajı, birincisinin bu erken makaleyi içermesidir (Kidron, 2018c). SSE terimi, Kasım 1959’da sağcı sosyal demokrasinin ideolojik temeli olarak geçerken Kidron tarafından biraz daha önce kullanılmıştı (Kidron, 1959).
  49. Collins, 1961.
  50. Sonraki katkılar Ken Coates ve Peter van Oertzen’den geldi ve Collins’ten son cevabı geldi. John Rudge’a Kidron’un arşivine dayanan bağlamın bir kısmını sunduğu için çok minnettarım.
  51. Kidron, 2018c, s14
  52. Başka bir yerde, KODEY’i (ve onun karşı koyma eğilimlerini) kavramanın bir yolunun döngüsel unsurlarla işleyen, ancak kapitalist sistemdeki değişikliklerin bir sonucu olarak giderek sekülerleşen bir yasa olduğunu savundum – Bkz. Choonara, 2018— Silah harcamalarını kâr oranına bağlamada, Kidron üzerinde doğrudan bir etkisi olmadığını bilsem de ilginç bir öncü daha var. Bu, daha sonra 1914’te Fransız savaş hükümetine katılmadaki ihanetiyle tanınan kurucularından Jules Guesde’nin ardından Guesdistler olarak adlandırılan Parti Ouvrier Français (Fransız İşçi Partisi) idi. Savaştan önce Guesdistler, gerçekleşmeyeceğini düşündükleri bir savaş için silah birikimini eleştirerek, savaşa hazırlığın “aksi takdirde ‘düşen kâr oranına’ mahkum edilen ulusal kapitalizmleri parçaladığını” savundular.”-Stuart, 2006, s44. Ayrıca bkz. Birchall, 2008.
  53. Kidron, 2018c, s14.
  54. Kidron, 2018c, s16.
  55. Clarke, 1994, Marx ve kriz üzerine kitap boyu süren bir çalışmada çeşitli Marksist orantısızlık teorilerini tartışıyor. Ayrıca bakınız, Callinicos, 2014, s235-286.
  56. Kidron, 2018c, s16.
  57. Kidron, 2018c, s21.
  58. Kidron, 2018c, s17.
  59. Kidron, 2018c, s23.
  60. Kidron, 1968.
  61. Kidron, 2018d, s51, 55.
  62. Kidron, 2018d, s51-52.
  63. Kidron, 2018d, s.54-55.
  64. Kidron, 2018d, s55.
  65. Bortkiewicz, 1949; Sraffa, 1960.
  66. Kidron, 2018d, s55.
  67. Kidron, 2018d, s56.
  68. Kidron, 2018e, s73.
  69. Kidron, 2018f
  70. Radice, 1980.
  71. Kidron, 2018b, s140. John Rudge, 1972’de Kaliforniya Üniversitesi’nde misafir profesör iken kişisel yazışmalarda, Kidron tarafından gönderilen mektuplara dayanarak o anda bile Kidron’un SSE’yi tam bir teori olarak görmediğini belirtti. Kendisine bir mektupta “bir gün kendi başına, silahlanma ekonomisinin bir teorisi olabilecek ağır bir hammadde bloğunu çıkartmaya çalışıyor” diyor.
  72. Yaffe, 1970’lerin başında IS içinde beyan edilmemiş bir azınlık grubunun üyesiydi ve Kidron hakkındaki eleştirilerinin bir kısmı büsbütün denklemlerle grubun iç bülteninde yayınlandı. Ian Birchall’a (kişisel iletişim) göre, çoğu üye onları genel bir anlayışsızlıkla karşıladı. Kidron, Yaffe’nin müdahalelerinden birine kısa ve alaycı bir cevap verdi, SSE’nin özünü yeniden ifade etti ve ekledi: “Ama yine de, Yaffe için pek iyi.» Teoriyi sunuşumuzdaki bazı zayıflıkları araştırdı ve buldu. Bu, onun gücü ve bizim şansımız. Ama sunulacak bir teori var. Ve bu, onun talihsizliği ve gücümüzdür.»-Kidron, 1973.
  73. Yafe, 1972, s50.
  74. Purdy, 1973, s.14-17.
  75. Purdy, 1973, s.17-24.
  76. Howard ve King, 1992, s158.
  77. Purdy, 1973, s22.
  78. Ampirik ve teorik savunmalar için bkz. Carchedi ve Roberts, 2018; Callinicos ve Choonara, 2016.
  79. Smith, 1977; Weeks, 1977.
  80. Smith, 1977, s65.
  81. Dunne, 1990, 1993, 1995.
  82. Dunne ve Braddon, 2008; Dunne ve Coulomb, 2008.
  83. Weeks, 1977, p281.
  84. Elveren ve Hsu, 2016; Elveren ve Hsu, 2018.
  85. Elveren, 2019, s8-9, 30, 74-75, 81-82, 132-134.
  86. Georgiou, 1983.
  87. Georgiou, 1983, s192
  88. MacKenzie, 1983, s47.
  89. Smith, 1977.
  90. Smith, 1977, s69.
  91. Coulomb ve Bellais, 2008, s357.
  92. Georgiou, 1983, s201.
  93. MacKenzie, 1983.
  94. MacKenzie, 1983, s47.
  95. Elveren ve Hsu, 2016.
  96. Smith, 1977.
  97. Georgiou, 1983, s192.
  98. Kidron, 2018g.
  99. Kidron, 2018d, s56-57.
  100. MacKenzie, 1983, s50
  101. Mandel, 1975.
  102. Callinicos, 2009, s67-73.
  103. Cypher, 1985, s278.
  104. Yafe, 1972, s53.
  105. Bkz, Fine ve Harris, 1979; Saad-Filho, 2002, s23-25; Kliman, 2007.
  106. Yafe, 1972, s53.
  107. Kliman, 2007.
  108. Harman, 2009, s46-50.
  109. Mandel, 1975, s293.
  110. Coulomb ve Bellais, 2008, s356.
  111. Kidron, 2018b.
  112. Kidron, 2018b, s134.
  113. Kidron, 2018b, s141.
  114. Kidron, 2018b, s141.
  115. Kidron, 2018h, s94.
  116. Marx, 1990, s1038-1049; 1969, s152.
  117. Kidron, 2018h, s95.
  118. Marx, 1973, s306.
  119. Marx, 1992, s207-214; 1991, s392,394; 1972, s505.
  120. Harman, 2009, s198,207.
  121. Harman, 1977. Harman’ın politik ekonomisi hakkında daha fazla bilgi için bkz. Choonara, 2009 ve Callinicos, 2020.
  122. Harman, tartışmasında sermayenin organik bileşiminin yükselişinin, değerlerinin Marx’ın “üretim fiyatları” olarak adlandırdığı şeye dönüştürmek için sistem üzerinden sermaye akışını içeren karmaşık ikincil etkilerine yer verir – bkz. Harman, 1999, s39- 43— Soyut düzeyde bu durum, Bölüm III’te yükselen organik sermaye bileşiminin diğer bölümlerdeki fiyatları düşürdüğünü ve potansiyel olarak genel kâr oranındaki düşüşün bir kısmına karşı koyabileceğini göstermektedir. Etkileri tam olarak anlamak, küresel kapitalist ekonominin sofistike bir zamansal modelini geliştirmeyi içerir. Bunun yerine, bu ikincil değişikliklerden ziyade SSE’nin çalıştığı birincil mekanizma olarak gördüğüm şeye odaklanacağım.
  123. Harman, 1999, s38.
  124. Marx, 1973, s750-751.
  125. Harman, 2009, s167-168. Bu, Kidron’un 1973 tarihli bir IS iç bülteninde teorinin Yaffe’ye yanıt olarak ortaya koyduğu kendi kısa özetine yakındır: “Askeri harcamalar kârın hem oranını hem de kütlesini etkiler. Üretken sektördeki sermayenin organik bileşimindeki artışı önleyerek ya da yavaşlatarak oranı korur … Aynı zamanda askeri harcamalar da üretken sektör için mevcut kâr kütlesini azaltır.” – Kidron, 1973.
  126. Harman, 2009, s121-139, 167. Bu aynı zamanda, bu dergiyi 2009’da ölümünden önce birlikte çıkarırken Chris’le yaptığım konuşmalara da yansıdı.

Kaynakça

Birchall, Ian, 2008, ”Pioneers of Internationalism”, International Socialism 117 (winter), www.marxists.org/history/etol/writers/birchall/2008/xx/pioneers.html

Birchall, Ian, 2011, Tony Cliff: A Marxist for His Time (Bookmarks).

Bortkiewicz, Ladislaus von, 1949 [1907], “On the Correction of Marx’s Fundamental Theoretical Construction in the Third Volume of Capital”, appendix to Eugen von Böhm-Bawerk, Karl Marx and the Close of his System (H Wolff).

Braverman, Harry, 1957, “The Wealth of Nations”, The American Socialist, cilt 4, sayı 11.

Brewer, Anthony, 1990, Marxist Theories of Imperialism: A Critical Survey (Routledge).

Callinicos, Alex, 2009, Imperialism and Global Political Economy (Polity).

Callinicos, Alex, 2014, Deciphering Capital: Marx’s Capital and its Destiny (Bookmarks).

Callinicos, Alex, 2020, “Chris Harman and the Critique of Political Economy”, International Socialism 165 (kış), http://isj.org.uk/ chris-harman-and-the-critique-of-political-economy

Callinicos, Alex ve Joseph Choonara, 2016, “How Not to Write about the Rate of Profit: A Response to David Harvey”, Science & Society, cilt 80, sayı 4.

Carchedi, Guglielmo ve Michael Roberts (eds), 2018, World in Crisis: A Global Analysis of Marx’s Law of Profitability (Haymarket).

Choonara, Joseph, 2009, “Another Side of Chris Harman”, International Socialism 125 (kış), http://isj.org.uk/another-side-of-chris-harman

Choonara, Joseph, 2017, Unravelling Capitalism: A Guide to Marxist Political Economy (Bookmarks).

Choonara, Joseph, 2018, “Political Economy of a Long Depression”, International Socialism 158 (bahar), http://isj.org.uk/the-political-economy-of-a-long-depression

Clarke, Simon, 1994, Marx’s Theory of Crisis (Macmillan).

Cliff, Tony, 2003a [1948], “The Nature of Stalinist Russia”, Marxist Theory after Trotsky (Bookmarks), www.marxists.org/archive/cliff/works/1948/stalruss

Cliff, Tony, 2003b [1957], “Perspectives for the Permanent War

Economy”, Marxist Theory After Trotsky (Bookmarks).

Collins, Henry, 1961, “The Case for Left Reformism”, International Socialism 6 (ilk diziler), www.marxists.org/history/etol/newspape/isj/1961/no006/collins.htm

Cook, Fred, 1964, “The Warfare State”, The Annals of the American Academy of Political and Social Science, cilt 351, sayı 1.

Coulomb, Fanny ve Renaud Bellais, 2008, “The Marxist Analysis of War and Military Expenditures, Between Certainty and Uncertainty”, Defence and Peace Economics, cilt 19, sayı 5.

Cypher, James M, 1985, “Critical Analyses of Military Spending and Capitalism”, Eastern Economics Journal, cilt 11, sayı 3.

Dunne, Paul, 1990, “The Political Economy of Military Expenditure: An Introduction”, Cambridge Journal of Economics, cilt 14, sayı 4.

Dunne, Paul, 1993, “The Changing Military Industrial Complex in the UK”, Defence and Peace Economics, cilt 4, sayı 2.

Dunne, Paul, 1995, “The Defence Industrial Base”, Keith Hartley ve Todd Sandler (eds), Handbook of Defense Economics, cilt 1 (Elsevier).

Dunne, Paul ve Derek Braddon, 2008, “Economic Impact of Military R&D”, Flemish Peace Institute (Nisan).

Dunne, Paul ve Fanny Coulomb, 2008, “Peace, War and International Security: Economic Theories”, Jacques Fontanel ve Manas Chatterji (eds), War, Peace and Security, cilt 6 (Emerald Group).

Elveren, Adem Yavuz, 2019, The Economics of Military Spending: A Marxist Perspective (Routledge).

Elveren, Adem Yavuz ve Sara Hsu, 2016, “Military Expenditures and Profit Rates: Evidence from OECD Countries”, Metroeconomica, cilt 67, sayı 3.

Elveren, Adem Yavuz ve Sara Hsu, 2018, “The Effect of Military Expenditure on Profit Rates: Evidence from Major Countries”, World Journal of Applied Economics, cilt 4, sayı 2.

Fine, Ben ve Lawrence Harris, 1979, Rereading Capital (Macmillan). Fine, Ben ve Alfredo Saad-Filho, 2016, Marx’s “Capital” (Pluto).

Fourastié, Jean, 1979, Les Trente Glorieuses: Ou la Révolution Invisible de 1946 à 1975 (Fayard).

Frankel, Harry, 1952, “America Nears the Crisis”, Fourth International, cilt 13, sayı 3, www.marxists.org/archive/braverman/1952/05/crisis.htm

Georgiou, George, 1983, “The Political Economy of Military Expenditure”, Capital & Class, cilt 7, sayı 1.

Gluckstein, Donny, “Chanie Rosenberg 1922-2021”, Socialist Worker (6 Haziran), https://tinyurl.com/3uuk3b9e

Haberkern, Ernest, 2009, “Prophets of the ‘Permanent War Economy’”, Monthly Review, cilt 61, sayı 1.

Harman, Chris, 1977, “Better a Valid Insight Than a Wrong Theory”, International Socialism 100 (1. dizi, Temmuz), www.marxists.org/archive/harman/1977/07/insight.htm

Harman, Chris, 1999 [1984], Explaining the Crisis: A Marxist Reappraisal (Bookmarks).

Harman, Chris, 2009, Zombie Capitalism: Global Crisis and the Relevance of Marx (Bookmarks).

Harvey, David, 2006 [1982], Limits to Capital (Verso).

Howard, Michael Charles ve John Edward King, 1992, A History of Marxian Economics: Cilt II, 1929-1990 (Macmillan).

Kidron, Michael, 1956, Automation (Michael Kidron, London NW8), https://tinyurl.com/488c77x9

Kidron, Michael, 1958a, “The Fight for Socialism—3”, Socialist Review, cilt 8, sayı 4, https://tinyurl.com/2a2668sm

Kidron, Michael, 1958b, “The Fight for Socialism—Conclusi-

on”, Socialist Review, cilt 8, sayı 16, https://tinyurl.com/3dpzmbv3

Kidron, Michael, 1959, “Labour After the Election: The Future of the Left”, Socialist Review, cilt 9, sayı 14, https://tinyurl.com/4ybh5km4

Kidron, Michael, 1968, Western Capitalism since the War (Weidenfeld & Nicolson), www.marxists.org/archive/kidron/works/1970/westcap/index.htm

Kidron, Michael, 1973, “For Every Prince There is a Princess: David Yaffe and the Draft Programme”, IS İç Bülteni (Mart), www.marxists.org/archive/kidron/works/1973/03/yaffe.htm

Kidron, Michael, 1974, Capitalism and Theory (Pluto).

Kidron, Michael, 2018a, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018b [1977], “Two Insights Don’t Make a Theory”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018c [1961], “Reform and Revolution: Rejoinder to Left Reformism II”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018d [1967], “A Permanent Arms Economy”,

Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018e [1969], “Maginot Marxism: Mandel’s Economics”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018f [1971], “Capitalism: The Latest Stage”,

Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018g [1965], “International Capitalism”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael, 2018h [1970], “Waste: US 1970”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kidron, Michael ve Ronald Segal, 1981, The State of the World Atlas (Pan).

Kliman, Andrew, 2007, Reclaiming Marx’s “Capital” (Lexington).

Kuper, Richard, 2018, “Introduction”, Capitalism and Theory: Selected Writings of Michael Kidron (Haymarket).

Kuper, Richard ve John Palmer, 2020, “Michael Kidron’s Marxism”, International Socialism 165 (kış), http://isj.org.uk/michael-kidrons-marxism

MacKenzie, Donald, 1983, “Militarism and Socialist Theory”, Capital & Class, cilt 7, sayı 1.

Mandel, Ernest, 1975, Late Capitalism (New Left Books).

Marx, Karl, 1969 [1862-3], Theories of Surplus-Value, Bölüm 1 (Lawrence & Wishart).

Marx, Karl, 1972 [1862-3], Theories of Surplus-Value, Bölüm 3 (Lawrence & Wishart).

Marx, Karl, 1973 [1857-61], Grundrisse (Penguin).

Marx, Karl, 1990 [1863-1866], “Results of the Immediate Process of Production”, Capital, cilt 1 (Penguin).

Marx, Karl, 1991 [1894], Capital, cilt 3 (Penguin).

Marx, Karl, 1992 [1885], Capital, volume 2 (Penguin). Marx, Karl, 2010 [1852], The Eighteenth Brumaire of Louis

Bonaparte, in Karl Marx and Frederick Engels, Collected Works, volume 11 (Lawrence & Wishart).

Noren, James H, 1995, “The Controversy over Western Measures of Soviet Defense Expenditures”, Post-Soviet Affairs, volume 11, number 3.

Oakes, Walter J, 1944, “Towards a Permanent War Economy?”, Politics (February), https://tinyurl.com/dwwkvf7j

Pozo, Gonzalo, 2010, “Reassessing the Permanent Arms Economy”, International Socialism 127 (summer), http://isj.org.uk/reassessing-the-permanent-arms-economy

Purdy, David, 1973, “The Theory of the Permanent Arms Economy—A Critique and an Alternative”, Bulletin of the Conference of Socialist Economists (spring).

Radice, Hugo, 1980, “A Short History of the CSE”, Capital & Class, volume 4, number 1.

Saad-Filho, Alfredo, 2002, The Value of Marx: Political Economy for Contemporary Capitalism (Routledge).

Shachtman, Max, 1947, “The Nature of the Russian State: Bureaucratic Collectivism and the Marxist Tradition”, The New International, volume 13, number 4, www.marxists.org/archive/shachtma/1947/04/russianstate.html

Smith, Ron, 1977, “Military Expenditure and Capitalism”, Cambridge Journal of Economics, volume 1, number 1.

Sraffa, Piero, 1960, The Production of Commodities by Means of Commodities: Prelude to a Critique of Economic Theory (Cambridge University Press).

Stuart, Robert, 2006, Marxism and National Identity: Socialism, Nationalism and National Socialism during the French Fin de Siècle (SUNY).

Sweezy, Paul M, 1970 [1942], The Theory of Capitalist Development: Principles of Marxian Political Economy (Monthly Review Press).

Sweezy, Paul M ve Paul A Baran, 1968, Monopoly Capital (Pelican).

Trotsky, Leon, 1964 [1938], The Death Agony of Capitalism and the Tasks of the Fourth International (Pioneer Publishers).

Van der Linden, Marcel, 2018, “Edward L Sard (1913-99), Theorists of the Permanent War Economy”, Critique, volume 46, number 1.

Vance, T N, 1951, “The Permanent War Economy”, New International, volume 17, numbers 1-6, www.marxists.org/history/etol/writers/vance/1951/permwar/index.htm

Weeks, John, 1977, “The Sphere of Production and the Analysis of Crisis in Capitalism”, Science & Society, volume 41, number 3.

Yaffe, David, 1972, “The Marxian Theory of Crisis, Capital and the State”, Bulletin of the Conference of Socialist Economists (kış).

Çeviri: Melike Işık

sosyalizm