Marx okumaları

Volkan Akyıldırım

Uluslararası işçi hareketinin büyük teorisyeni ve örgütçüsü Karl Marx’ın fikirlerini kavramanın en iyi yolu kendi eserlerini okumak.

Dünyada neredeyse bütün dillere çevrilmiş ve defalarca baskısı yapılmış Karl Marx’ın yazılarının en önemlileri Türkçe’de yayınlanmış durumda.

Nasıl okumalı?

Marx kitaplarını ilk kez okuyanlar, bir çok dipnotta açıklanmış isimler, akımlar ve kavramlarla karşılaşır. Marx’ın yöntemi her şeyin devrimci eleştirisiydi, fikirleri yaşadığı dönemin bir ürünüdür.

David Riazanov’un yazdığı Karl Marx ve Friedrich Engels’in Hayatları ve Eserlerine Gir1 adlı kitap, Marx’ın yaşamı, mücadelesi, fikirlerinin hangi ortamda geliştiği gibi her bir kitabın/yazının nasıl ortaya çıktığını da özetliyor. Her bir Marx kitabı/yazısı hakkında genel bilgi, tartıştığı kişiler, akımlar ve tarihi bilgilere buradan bakılabilir.

Marx’ın kavramlarına aşinalık içinse Chris Harman’ın yazdığı Marksizme Giriş iyi bir kaynak.2

Marx’ın fikirleri hakkında en kapsamlı makalelerden birisi Rusyalı devrimci Lenin tarafından yazılmıştır.3

Üç yardımcı kaynak, Marx okumalarında kolaylık sağlayacaktır.

Felsefe

Sanayi Devrimi ve 1789 Fransız burjuva devriminin ertesinde, Avrupa’da devrimler ve ayaklanmaların yaşandığı bir dönemde dünyaya gelen Karl Marx, gençlik döneminde başta Hegel olmak üzere önde gelen düşünürlerin fikirleri üzerinde çalıştı.

Hegel ve ardılı Feurbach’ın fikirlerinin eleştirisini yapan Marx, kaba materyalizmi de redderek, diyalektik ve tarihsel materyalizm olarak adlandırılan yöntemi ortaya koydu.

Bu, yeni bir filozofun felsefi sistemi değildir. Tarihe, olgulara, olaylara kendi ilişkileri içinde derinlemesine bir bakıştır. Tarihsel maddeciliğin penceresinden bakıldığında tarih “sınıf mücadelelerinin tarihi”,4 hakim fikirler “hakim sınıfın fikirleri”,5 sermayenin kendisiyle birlikte yarattığı ve her geçen gün büyüttüğü “zincirlerinden başka kaybedecek”6 birşeyleri olmayan işçiler birer nesne değil, dünyayı değiştirirken kendilerini de değiştirebilen öznelerdir.7 Tüm bunlar mutlak değil, bir üretim tarzı ile belirlenen bir tarihsel dönemin ilişkileridir ve geçicidir.8 O güne kadar dünyayı yorumlayan filozofların – idealist ve materyalist – eleştirisini yapan Karl Marx’ın amacı dünyayı değiştirmekti.9

Marx’ın diyalektik ve tarihsel materyalizmine giriş için Feurbach Üzerine Tezler,10 Alman İdeolojisi,11 bu kitapların bazı kısımlarıyla Marx’ın felsefi yöntemini açıkladığı makale ve mektupların yer aldığı Felsefe İncelemeleri12 okunabilir.

Ekonomi politik

Marx’ın diyalektik ve tarihsel materyalizmi kullandığı en önemli alansa ekonomi-politiktir. Diyalektik ve tarihsel maddecilik, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’nın13 önsözünde karşımıza çıkar:

“Ulaşmış olduğum ve bir kez ulaşıldıktan sonra incelemelerime kılavuzluk etmiş olan genel sonuç, kısaca şöyle formüle edilebilir: Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar, aralarında, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder. Bu üretim ilişkilerinin tümü, toplumun iktisadi yapısını, belirli toplumsal bilinç şekillerine tekabül eden bir hukuki ve siyasal üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur. Maddi hayatın üretim tarzı, genel olarak toplumsal, siyasal ve entelektüel hayat sürecini koşullandırır. İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine, onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır. Gelişmelerinin belli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da, bunların hukuki ifadesinden başka bir şey olmayan, mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. Üretici güçlerin gelişmesinin biçimleri olan bu ilişkiler, onların engelleri haline gelirler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme, kocaman üstyapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder. Bu gibi altüst oluşların incelenmesinde, daima, iktisadi üretim koşullarının maddi altüst oluşu ile —ki, bu, bilimsel bakımdan kesin olarak saptanabilir—, hukuki, siyasal, dinsel, artistik ya da felsefi biçimleri, kısaca, insanların bu çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna kadar götürdükleri ideolojik şekilleri ayırt etmek gerekir. Nasıl ki, bir kimse hakkında, kendisi için taşıdığı fikre dayanılarak bir hüküm verilmezse, böyle bir altüst oluş dönemi hakkında da, bu dönemin kendi kendini değerlendirmesi göz önünde tutularak, bir hükme varılamaz; tam tersine, bu değerlendirmeleri maddi hayatın çelişkileriyle, toplumsal üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışmayla açıklamak gerekir… Bununla birlikte burjuva toplumunun bağrında gelişen üretici güçler, aynı zamanda, bu karşıtlığı çözüme bağlayacak olan maddi koşulları yaratırlar. Demek ki, bu toplumsal oluşum ile, insan toplumunun tarih-öncesi sona ermiş olur.”14

Marx, 26 yaşındayken kalem aldığı 1844 El Yazmaları’nda15 kapitalist toplumda ücretli emeğin yabancılaşmasından bahseder ve sermayenin eleştirisine girişir. Kapitalistin karının kaynağının işçinin ödenmemiş emeği (artı-değer) olduğunu anlatan Marx, kapitalistler arasındaki rekabete dayalı sermaye birikimi etrafında örgütlenmiş bu toplumun vahşi işleyişini ortaya koyar. Buna son verecek tek sınıfsa, Marx’a göre işçi sınıfıdır.

Kapitalizmin devrimci eleştirisine giriş için, sırasıyla Ücretli Emek ve Sermaye,16 Ücret Fiyat Kâr,17 Kapital I18 okunmalıdır. Bunların her biri dönemin sosyalist işçi örgütlenmeleri için yazılmış broşürlerdi. Kapitalizmin kendi yapısından kaynaklanan krizlere kaçınılmaz olarak girdiğini söyleyen Karl Marx’ın haklı olduğu 2008 küresel ekonomik kriziyle birlikte tekrar kanıtlandı.

Aşağıdan sosyalizm

İşçi sınıfının ilk kez diğer sınıflardan bağımsız mücadeleye atıldığı 1848 devrimlerinin ortasında yazılan Komünist Manifesto,19 dünyada en çok basılan ve okunan bir kaç kitaptan biri. Dönemin devrimci örgütü Komünist Birlik tarafından görevlendirilen Marx ve yoldaşı Engels’in imzasıyla yayınlanan bu müthiş broşür, aşağıdan sosyalizmin ilk bildirgesidir.

Kapitalizmin merkezileştiği Avrupa’daki sınıf mücadelelerini ele alan Manifesto, Burjuvalar ve Proleterler başlığı altında kapitalizmin çelişkileri ve ona son verecek devrimci sınıfı, Proleterler ve Komünistler başlığı altında işçi sınıfının devrimci örgütlenmesinin talepleri ve mücadelesini, Sosyalist ve Komünist Edebiyat başlığı altında Marx’tan önceki yukarıdan sosyalizm anlayışlarının eleştirisi ve devrimci sosyalizmin farkını, Komünistlerin Çeşitli Muhalefet Partilerine Karşı Konumu başlığındaysa dönemin önemli olaylarına, devrimci mücadelelerine karşı tutum ve taktikleri sunar.

Manifesto, tarihte ilk kez merkezine işçi sınıfının aşağıdan mücadelesini koyan yeni bir sosyalizm anlayışını duyurur:

“Komünistlerin proleterlerle ilişkisinin aslı nedir?

Öteki işçi partileri karşısında komünistler özel bir parti değildir.

Komünistlerin, tüm proletaryanın çıkarlarından ayrı bir çıkarları yoktur.

Proletarya hareketini biçimlemek üzere özel ilkeler koymazlar.

Komünistlerin öteki proletarya partilerinden tek ayrıldıkları nokta, bir yandan proleterlerin çeşitli ulusal mücadeleleri içinde, tüm proletaryanın ulusallıktan bağımsız ortak çıkarlarını öne getirerek geçerli kılmaları, öbür yandan da burjuvazi ile proletarya arasında yürüyen mücadelede her zaman hareketin bütününün çıkarlarını temsil ediyor olmalarıdır.

Demek ki komünistler pratikte, bütün ülkelerin işçi partilerinin en kararlı, hep ileriye götüren kesimleridir; kuramsal olarak komünistler, proletaryanın öteki kitleleri önünde, proleter hareketin koşullarını, gidişini ve genel sonuçlarını gören bir öncüllüğe sahiptir.”20

Marx’ın aşağıdan sosyalizm görüşünün şekillenmesinde Fransa’daki devrimlerin ve keskin sınıf mücadelesinin dersleri büyük yer tutar. Devrim, darbe, karşı-devrim, bütün bunların içinde sınıfların aldığı farklı tutumlar; burjuvazinin halka sırtını dönerek kendi iktidarını kurmasından Paris Komünü’ne uzanan mücadelelerin derslerini, Fransa’da Sınıf Mücadeleleri,21  Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i,22  Fransa’da İç Savaş23 kitaplarında anlatılır.

Marx’ın bizzat desteklediği, Birinci Dünya Savaşı’nda Marksizmden koparak sosyal demokrasiye dönüşen Alman İşçi Partisine yönelik iki makalenin yer aldığı Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi’nde24 devrimin stratejisi, kapitalizmden sınıfsız topluma geçiş, geçiş sürecinde işçi sınıfının iktidarı üzerine en net açıklamalar bulunmakta.

Bir çok başka konu ve tartışmayı da içeren diğer Marx ve tabi ki Engels’in kitaplarıyla okumalara devam edilebilir.

Dipnotlar:

1 (1927), Belge Yayınları

2 (1997), Z Yayınları

3 (1914), Marx-Engels-Marksizm derlemesi içinde, Sol Yayınları

4 Alman İdeolojisi, (1845-46), Sol Yayınları

5 A.g.e.

6 Komünist Manifesto, (1848), İletişim Yayınları

7 Feurbach Üzerine Tezler (1845), Sol Yayınları

8 Alman İdeolojisi

9 Feurbach Üzerine Tezler

10 (1845)

11 (1845-46)

12 Sol Yayınları

13 (1859), Sol Yayınları

toplumun maddi üretici

14 A.g.e

15 Birikim Yayınları

16 (1847), Sol Yayınları

17 (1865), Sol Yayınları

18 (1867), Sol Yayınları

19 (1848), İletişim Yayınları

20 A.g.e

21 (1850), Sol Yayınları

22 (1852), İletişim Yayınları

23 (1871), Sol Yayınları

24 (1875-79), Sol Yayınları

Enternasyonal Sosyalizm